20 Aralık 2014 Cumartesi

KANTO XIII

KANTO XIII

Kung yürüdü
            hanedan mabedinin yanından
          sedir korusunun içine,
            ordan nehrin aşağısına,
yanında Khieu, Tchi
ve kısık sesli Tian
ve “tanınmıyoruz” dedi Kung,
“araba yarışçısı mısın?
            O zaman tanınırsın,
“belki de yarışçılığa başlamalıyım, ya da okçuluğa?
“yoksa nutuk mu söylesem?
O zaman Tseu-Lou dedi ki, “müdafaayı düzene koyardım,”
Khieu ise şöyle dedi, “eğer efendisi olsaydım bir yerlerin
şu halden daha iyi bir düzene koyardım orayı.”
ve Tchi dedi ki, “küçük bir dağ mabedini tercih ederdim,
kaidelere riayet
            ve ayinlere ihtimam ile,”
ve Tian dedi ki, parmakları lavtanın tellerinde
tiz sesler çınlıyor
eller terketse de telleri,
sesler duman gibi yükseldi, yaprakların altında,
bakadururken seslerin arkasından:
            “eski yüzme çukuru,
“çocuklar tomruktan atlıyor,
“yahut çalılıkta mandolin çalıyorlar.”
Kung, ayrımsız gülümsedi hepsine.
Ama Thseng-sie bilmek arzusundaydı:
“hangisi doğru cevapladı?”
dedi ki Kung “Hepsi doğru cevapladı,
“yani, kendi tabiatlarınca.”
ve doğrultup asasını Yuan Jang'a doğru Kung,
            Yuan Jang yaşça büyüktü,
çöküp yolun kenarına ilham
alıyormuş gibi yapıyordu.
Dedi ki Kung
            “seni ihtiyar budala, bırak onu,
kalk ayağa ve işe yara.”
            ve Kung dedi ki
“bir çocuğun kabiliyetlerine hürmet edin
“temiz havayı solumaya başladıktan itibaren,
“ama ellisinde bir cahile
hürmet edilmez.”
Ve “sultan etrafına topladıysa
tüm alimleri ve sanatkarları, tüm zenginliğini işe koşmuş olur.”
ve dedi ki ve de yazdı Kung bo yapraklarına:
içinde intizam olmayan
etrafa nizam veremez
ailesi layıkınca itaat göstermez;
            ve sultanın içinde intizam yoksa
tebaasına da nizam veremez.
Ve Kung “nizam” dedi
ve “kardeşçe riayet”
“ölümden sonra hayat” a dair bir şey demedi.
Ve dedi ki
            herkes ifrada kaçabilir,
hedefi ıskalamak kolaydır,
ortada sağlam durmaktır zor olan.”

Sordular: bir adam cinayet işlerse
            babası koruyup saklamalı mıdır?
Kung dedi ki:
            Saklamalıdır.

Ve kızını Kong-Tch'ang'a verdi
hapiste olduğu halde.
Yeğenini Nan-Young'a verdi
makam sahibi değilken.

Ve Kung dedi ki “Wang itidal ile yönetti,
            devrinde devlet korundu
ben bile hatırlamaktayım
müverrihlerin yazılarında boş yerler bıraktıklarını
bilmedikleri için yani,
ama o günler sanki geçti.”
Ve Kung dedi, karakter olmadan
çalamazsın o aleti
ya da gazel için uygun müziği.
Kayısı çiçekleri
doğudan batıya doğru açar,
düşmesinler diye tutmaya uğraşmıştım onları.”


1-Kung: Kung Fu-Tse (Konfüçyüs) M.Ö. 551-479, Çinli filozof ve bilgin. Kantolar’daki etik muhteva büyük ölçüde Kung’undur. Yani, Aristo’dan beri Batı’nın ahlaki ilkeleri Kung’un ilkeleri ile mukayese edilip tercihe şayan sayılmıştır. Bu kantoda Pound Pauthier’in tercümelerinden iktibaslar yapmıştır.
2-Khieu, Tchi, Tian, ve Tseu-Lou: Kung’un talebeleri.

3-Kayısı çiçekleri: Kayısı çiçekleri kültürel serpilme ve Konfüçyüs’ün öğretilerini sembolize eder. Bu son mısralarda Pound Konfüçyüs’ün öğretilerinin canlılığını ve doğudan batıya akışını ifade ediyor.

28 Haziran 2014 Cumartesi

KANTO 12



XII
Ve oturuyoruz burada
            duvarın altında,
Arena Romana, Diocletian'ın, les gradins
quarante-trois rangées en calcaire.
Keleş Bacon
            Küba'da ne kadar bakır kuruş varsa aldı:
Un centavo, dos centavos,
            kölelerine dedi ki “getirin onları.”
“getirin onları ana barakaya” dedi keleş,
Getirdi köleler;
“ana barakaya getirdiler onları”
derdi Henry olsaydı.
            Nicholas Castano Habana'da,
O'nun da vardı bir kaç centavosu, ama diğerleri
yüzde ödeyeceklerdi.
            Yüzde eğer centavo istiyorlarsa,
kamu centavoları.
            Keleş'in menfaati
para işindeydi.
“yok başka tarakta bezim”
dedi Keleş.
Kendisine zincirli iki ucuz zenciyle uyurdu,
Guardia regia, zincirli beline
sıvışmasınlar gecenin karanlığına diye;
araları şimdi pek yok Kübalılarla;
hummadan olmuş üç okka.
Döndü Manhattan'a, son durak Manhattan.
24. Doğu 47inci sk, rastladığımda O'na,
basım işindeydi, yani ajans,
            gidip eski tanıdıklara,
ofisi Nassau caddesinde, iş dağıtıyor matbaacılara,
Ticari kırtasiye,
            ve sonra, sigorta,
İşveren mali sorumluluk sigortası,
            tuhaf tuhaf sigortalar,
kerhanelerde yangın filan, komisyon,
haftalık 15 dolardan başlıyor,
            Pollon d'anthropon iden,
bilirdi en sallapati nakliye şirketlerini;
            bir adamın ayağını
hurda kaldıraçlar yüzünden kaybedebileceği yerleri;
keza yangın,bir kerhanenin önünden geçerken,
yetişir tesadüfen mucizevi Hermes,
mal sahibinin angelosu O'na gönderildikten
iki dakika sonra.
Dört ayda 11,000 biriktirdi adamları
Küba işinde,
Ama çuvalladılar,
Keza kendi cukkası 40.000’e vardı,
Bir kere, ama “tüm Wall Street’i yiyip bitirmek istedi.”
Ama üç hafta sonra terk etti ne varsa.
Habitat cum Quade, oldukça iyi bir herif,
Mons Quade enli samur bir şeritte taşırdı monoklunu.
            (kaydettik başka yere).
Dos Santos,José Maria dos Santos,
İşitmiş bir tahıl gemisi
Tagus koyunda batmış,
Almış açık arttırmada, nemo obstabat,
Başka teklif veren de yok.”lanet ahmak!” “nişasta
Rezil olmuş tuzlu suda,
İşe yaramaz, bi halta yaramaz.” Dos Santos.
Deniz suyunda perişan her şey.
Portekizli manyak Dos Santos aldı onu,
Ne varsa babadan kalan ipotek etti,
e tot lo sieu aver,
ve domuz aldı, domuz, küçük domuzcuklar,
kasaplık domuzları tüm Portekiz’in
beslendi bu tahılla,
ilk partiyi ipotek etti ikincisi için, undsoweiter,
kasaplık domuzları Portekiz’in,
            semirdikçe zamanın muhtevasıyla,
semirdi Dos Santos, büyük toprak ağası Portekiz’in
çoktan kavuştu ecdadına.
            Suya batmış mısırla yaptı bunu.
(Su o nehir ağzı koyda muhtemelen tazeydi)
Cehenneme git Apovitch, Şikago’dan başka yer mi yok.
            Jim X…
bankerler toplantısında,
sıkılınca bedbaht hikayelerinden,
şatafatlı yapmacıklıklarından
            ve küçük beyaz yakalarından
ki iki yelek giyiyor gibi göstersin diye
yeleğin yakasına taktıkları,
anlatmış onlara Namuslu Denizci’nin hikayesini.
Sıkılmış adablarından,
            Oturunca, hiyerarşik presbiteryenler,
Direktörler, holding şirketleriyle iş tutanlar,
Kilise diyakozları, kenar mahalle emlakine sahip,
Nâmı diğer has tefeciler,
            Havassul havas tefeciler,
İstihdam tedarikçileri, yüzde yirmi az diye sızlananlar
Ve zor zamanlardan,
Ve Brezilya tahvillerinin batmasından
(Güney Amerika tahvilleri),
Ve tüm yatırımlardaki genel istikrarsızlıktan
Banka binalarına yatırım hariç,
Verimleri banka binalarının,
Ve kolaylaştıracak gibi görünmüyorlar tedavülü
Sıkılmış gevelemelerinden ağızlarında
Biten puroyu,
Demiş ki Jim X…:
Namuslu bir denizci varmış, alkolik,
Lanet bir herif, içkici, ayyaş, ve
Nihayet düşmüş hastaneye içmekten,
Ameliyat etmişler, yoksul bir fahişe de ordaymış
Kadınlar koğuşunda doğurmuş oğlanı,
Gemici ameliyattayken, getirmişler çocuğu,
“Karnından bu çıktı” demişler kendine gelince.

Ve bakmış, kendini iyi hissetmiş,
Hastaneden çıkınca içmeyi bırakmış,
İyice iyileşince yazılmış bir gemiye,
Biriktirmiş parayı,
Birikince iyice almış gemiden hisse,
Sonra yarısını
Sonra tümünü
            Zamanla almış bir filo gemi;
Okutmuş veledi,
Üniversitedeyken oğlan
Kötüleşmiş ihtiyar,
Ölüyor demiş tabipler,
Başucuna çökmüş oğlan,
Demiş ki ihtiyar denizci:
“Üzgünüm evlat dayanamadım daha”
“gençsin henüz,
Sana mesuliyetler bıraktım.
“biraz daha büyüyünceye dek
İşi üstlenecek yaşa gelene dek dayanmak isterdim..”
            “Ama baba
“bırak benden bahsetmeyi, ben iyiyim,
“senin sıran şimdi, baba.”
            “mesele de buydu, oğlum, söyledin işte.
“Baba dedin bana, ama değilim.
“Baban değilim, hayır,
“Baban değilim senin ananım” dedi,
“Baban zengin bir tüccardı İstanbul’da.”

1-Arena romana: Latince, “Roma arenası”. Pound Roma’daki Quirinal ve Viminal tepelerinin kesiştiği yerde Diocletian hamamlarındaki tiyatroyu kastediyor, ama Kantolar’ın arenası Pound’un tarih üzerine düşünmeye başladığı Verona’daki arenadır.
2-les gradins…calcaire:Fransızca, “merdivenler/kırk üç basamak kireç taşı”.
3-Keleş Bacon: Francis S., Pound’un 1910 yılında Amerika’yı ziyaretinde karşılaştığı iş adamı.
4-Un centavo…:”bir cent, iki cent,”.( Carroll F. Terrell bu para işinin detayı hakkında bilgi vermemekte; ancak akla kalp para işi olabileceği geliyor. Kalp para işinin boyutları hakkında yerli bir örnek için bkz. Berkes,Niyazi; Türkiye İktisat Tarihi, YKY, İstanbul, 2013. Müt.)
5- Henry ve Castano: bilinmeyen isimler.
6-Guardia regia: İspanyolca, “kraliyet muhafızı”.
7- Pollon d’anthropen iden: Grek, “Gördüğü onca adamdan”(Od.I,3)
8-Hermes: Tanrıların ulağı, tüccarlar ve hırsızların koruyucusu, şans ve servet tanrısı
9-angelos: Grek, “elçi”.
10- Habitat com Quade: Latince, “Quade ile birlikte ikamet eder”.
11-Mons Quade: Keleş Bacon’un bir arkadaşı.
12- Dos Santos: muhtemelen bir Portekizli tüccar. Bu hikaye para hırsı yahut ribanın bir örneği olarak anlatıla gelse de parayı gerçek bir değer(gıda) oluşturmak için kullandığından burada küçük bir kahramandır, Jim X’in anlattığı hikayedeki tefecilerin aksine.
13-Tagus: İspanya ve Portekiz’de bir nehir.
14-nemo obstabat: Latince, “kimse engel olmadı”.
15- e tot le sieu aver: Provensal, “ ve tüm mal varlığı”.
16-undsoweiter: Almanca, “ve devam”
17-Apovitch: muhtemelen uydurma bir isim.
18-Jim X: John Quinn,1870-1924; Amerikalı hukukçu, modern İrlanda edebiyatı uzmanı, modern sanat koleksiyoneri ve hamisi.
19: İstanbul: hikayedeki şok edici esprinin bir başka boyutu olabilir. Pound’a göre “Teologi’de, Dante’nin de bildiği üzere, tefeciler  Lutiler ile birlikte lanetlenmiştir. Tefecilik lutilik gibi canlıların tabiatına ve tabii artışa karşıtlık olarak değerlendirilmiştir”(Selected Prose, 61, 65).

24 Mart 2014 Pazartesi

MALATESTA KANTOLARI - KANTO 9

IX
Bir sene sel bastı her yanı,
Kış kıyamette savaştılar bir sene,
Bir sene dolu yağdı, kırdı devirdi ağaçları duvarları
Bataklıkta kapana kıstırdılar O’nu
Bir sene,
Gırtlağına kadar daldı suya
Tazılara yakalanmamak için,
Bocaladı durdu bataklıkta
Çıktı geldi üç gün sonra,
Faenza’dan Astorre Manfredi’ydi
tuzağı kurup
tazıları üstüne salan,
Bataklıkta, Mantua’nın altında,
Ve döğüştü Fano’da, bir sokak kavgasıydı,
Ölüyordu az daha,
Ve gelip şövalye ilan etti imparator bizi,
Şölen için yapılmış ahşap kaleleri vardı,
Ve bir sene Basinio çıktı
Meydanın kurulup çitlerin
Turnuvalar için çevrildiği avluya,
Ve çürüttü konuşup anti-Hellene’i
Ve senyörün bir erkek varisi vardı,
Ve Madam Ginevra öldü
Ve O,Sigismundo, Venediklilerin komutanıydı
Ve sattı küçük kaleleri
İnşa etti büyük Rocca’yı planladığı gibi,
Ve Monteluro’da savaştı on şeytan gibi
ve zafer kazandı
ve ihtiyar Sforza Pesaro’da kancıklık etti,
(sic) 16 Mart
“Messire Alessandro Sforza
Pesaro Lordu oldu
Meşhur senyör bay Fedricho d’Orbino’nun katakullisiyle
İş tutup  Galeaz ile
Messer Francesco’nun oyunlarıyla,
Dolap çevirdiler sattı Galeaz Pesaro’yu
Alex’e ve Fossembrone’yi Feddy’e
oysa hakkı yoktu satmaya
ve yaptı bunu bestialmente, yani Sforza yaptı bestialmente
söz verdiği gibi O’na, Sigismundo’ya, per capitoli
görmek için O’nun, Malatesta’nın, Pesaro’yu aldığını”
Ve bu bizi güney yarımızdan kopardı
ve sona erdirdi oyunumuzu,böylece, başlangıçta,
Ve O, Sigismundo, söyledi aklındakini Francesco’ya
ve sürdük çıkardık onları Marches’tan

Ve Ragona Kralı, Alphonse le roy d’Aragon,
tabutumuzdaki son çiviydi,
ve söylenebilecek tek şey, her halde,
topladı Sigismundo kent konseyini
Ve Valturio dedi ki “ ha bir koyun ha kuzu”
ve bu değişim (haec traditio)
ihtiyar mesanenin dediği gibi “rem eorum saluavit”
Kurtardı Floransa devletini, ve bu da, her halde, bir şeydi
ve “Floransa doğal müttefikimiz” toplantıda dedikleri gibi
sonrasında neye değdiyse bu
Ve başladı TEMPİO’yu inşa etmeye,
ve Polixena, ikinci karısı, öldü
Ve Venedikliler bir elçi gönderdiler
Ve dediler ki “ yumuşak konuş,
Ama de ki şimdi hisseni artırma sırası değil”
Ve Venedikliler bir elçi gönderdiler
üç sayfa gizli talimatla
şöyle ki şavaşı eğlence mi bellemişti?
Ve sarkık gerdan Milan’a girdi
Fakat katlanamadı Sidg’in Venediklilerle iyi anlaşmasına
Ve Feddy ile konuştu bunu, ve Feddy dedi ki “Pesaro”
Ve ihtiyar Foscari yazdı “Caro mio
 “Eğer Francesco’dan ayrılırsak senin olsun
“Ve sana her türlü destek oluruz.”
                Ama Feddy daha önce teklifte bulundu.
Ve Sigismundo birkaç okçu aldı,
Ve çaldı Classe’deki şu mermeri, “çaldı” yani,
Casus est talis
                Foscari doge, Ravenna vilayeti için
“Neden, ne, hangisi, gökgürültüsü, lanet????”

Casus est talis:
                Filippo, müşaviri Sant Apollinaire
Manastırının, Classe, Bologna Kardinali
Bir gece (quadam nocte) sattı
ILL D, D Sigismund Malatesta’ya
Arimininum Lordu’na, mermer, somaki, serpantin,
Adamları, Sigismundo’nun, yüzden fazla
Kağnıyla geldiler ve götürdüler, güzelleştirmek
İçin Tempio’yu Trivio’daki Santa Maria gibi
Aynısı döşeliydi şimdi duvarlara. Dört yüz
Düka ödenecekti manastır’a mezkur üçkağıtçı
Kardinal yahut varisleri aracılığıyla.
                grnnh! rnnh, pthg.
tekerlekler, kağnılar, öküzler gece kalkanının altında,
Ve Ağustos’un 13’ünde: Aloysius Purtheo,
Diğer keşiş, Sigismundo’ya, 200 düka fatura
O hengamedeki tahribatın ceremesi.

Ve o Cermen-Burgondiyalı dişi hakkındaki dedikodu
Ve o yıl O’nun mesihi yılıydı, Poliorcetes,
                ama O da ziyadesiyle Polumetis idi
Ve Venedikliler altı ay iş vermediler.

Ve gitti O da tuğla yığıntısı Pesaro’ya
                ve Feddy’i bekledi
Ve nihayet Feddy dedi “geliyorum!...
….Alessandro’ya yardıma.”
Ve dedi: “Bu kez Mister Feddy başardı.”
Dedi: “Broglio, keçi benim. Bu kez
                Mr.Feddy başardı (m’l’ha calata).”
Ve yitirdi Venediklilerin işini,
Ve gelmedi taş Istria’dan:
Ve adam yolladık ipek savaşına;
Ve Çengel ödemedi asla vaktinde
                Milan ve Floransa’yla anlaştığımız halde;
Ve Vada’da çamurdan toplar yaptı
ki başkası asla yapamazdı
ve koruyu temizleyip bombalardan
iki metal yığın oluşturdu
Küçüldükçe küçüldü işler,
Siena ile anlaşana dek;
Ve o zaman çaldılar çantasını.
Ve neydi peki?
                Pitigliano, on dönüm hissesi olan bir adam,
İki parça tüf,
                ve otlağını almışlar elinden,
Ve Sidg atlarını geri aldı,
                ve iki büyük parça tüfü vardı
                bodrumda altıyüz domuzuyla birlikte.
Ve zavallı şeytanlar soğuktan ölüyorlardı.
Ve şuydu çantasında buldukları:
                               Ex Arimino die xxii Decembris
                “Magnifice ac potens domine, mi singularissime
“Zat-ı âlînize tavsiyem
“Alwidge usta ile beraberken
“bana gösterdi ortasındaki sahının dizaynını,
“kilisenin, ve çatının ve…”
“İsa,
Magnifico exso. Signor Mio
“Bu gün size söylemem önerildi
babamın Mr. Genare’den kilisenin
Tonozlarının nasıl olacağını gizlediğini…vs…
“Usta alwise’nin Giovanesi not: sanırım
“ mister Albert ile görüşmek üzere romaya gitsem
“böylece ne düşündüğünü öğrensem iyi olacak.
“Sagramoro …”
Illustre signor mio, Messire Battista…”
“İlk: on levha en iyi kırmızı, yediye 15, üçte bir,
“sekiz aynısından, iyi kırmızı, 15 üçe bir,
“altı kezalik, 15 bire bir.
“Sekiz sütun 15 üçe çeyrek
“vs…taşıyıcıyla, 151 dinar
“MONSEIGNEUR:
                “Madame Isotta bugün Sr. Galeazzo’nun
“kızı hakkında yazdırdı. Taze pilicin çorbası yağsız olur
“diyen adam ne dediğini biliyor. Önceki gün kızı
“görmeye gittik. Hülasa her şeyi inkar etti ve
Öfkelenmek suretiyle mevzuyu kapattı. Sanırım
“madam Ixotta tadını kaçırdı. Mi pare che avea decto hogni chossia.
“Çocuklar iyi. Herkes olduğun yerden ve Şatoyu almandan memnun
“Biz ise aksine sürüklenip gidiyoruz. Muhtemelen Madame Lucrezia
“size yazdı yahut yazmalı, sanırım mektubu ulaştı. Herkes hatırlanmak
“istiyor.                                   21 Ara.  D. De M.”
“…sagramoro iskeleyi dikiyor. Kirişlerin kaynağı …”
“SAYGIDEĞER MUHTEŞEM LORD:
“Messire Malatesta iyi ve her gün sizi soruyor. Midillisiyle
Oynamaktan ziyadesiyle keyifli. Neşesini bütünüyle
“yazmaya kalksam bir ayımı alır. Size bir kez daha
“madame İsotta’nın kullandığı küçük bahçenin duvarını
“onarması için Georgio Rambottom’a ya da patronuna yazmanızı
“istirham ederim, nitekim kaç kez dediğim üzere yerle yeksan,
“nihayet elimden geleni yaptığımı size yazıyorum zira burada
“siz olmadan kimse bir şey yapamıyor.
                “bendeniz
                                               LUNARDA DA PALLA.
                                                               20 Ara. 1454.”
“…tüm kalfa ve mühendislerle üstesinden geldik. Küçük madalyanın
“gümüşü hakkında…”
Magnifice ac potens…
                “zira duvarları…”
Malatesta de Malatestis ad Magnificum Dominum Patremque
“suum.
Exso Dno et Dno sin Dno Sigismundum Pandolfi Filium
                “Malatestis Capitan General
“Muhteşem ve Âlî Lord ve Baba hususen saygıdeğer efendim: mektubunuz
“Gentilino da Gradara eliyle bana ulaştı ve lutfettiğiniz doru midilli(ronzino baiectino) de,
“gözümde binicilik sanatını öğrenmek için harika bir binek, baba şefkatinize
“müteşekkirim ve güveninize layık olmak için dua ediyorum, mektubun ulağına
“hepimizin iyi sıhhatte olduğunu bildirmesi üzere ikaz ettim, ekselansları efendimin de
“iyiliğini umuyor, sürekli yâdediyoruz
                “oğlunuz ve hizmetkârınız
                               MALATESTA DE MALATESTİS.
                Teslimi Rimini’de Aralık’ın 22. Günü
                               Anno domini 1454”
                               (altı yaşında)
“ŞÖHRETLİ PRENS:
“Münasip değil Hannibal’e akıl vermem…”
“              Magnifice ac potens domine, domine mi singularissime,
“humili recomendatione premissa etc. Bu, siz
“Majesteleri Lord’a ikinci grup Verona mermerinin nihayet
“Ferrara’da durdurulmasının ardından orda
“indirilmeden telaşsız sorunsuz buraya
“nasıl ulaştığını iletmek içindir.
                “Nasıl olduğunu öğrendim, ve kaptanın, mavnaya el konulunca firar etmiş,
“borcu ve irtikâbı sebebiyle el konulmuş olduğundan
“birkaç florine mâl oldu. Ama Majestelerinin parası zayi olmasın
“diye mavnayı buraya getirttim, kaptanın dönüşüne rehin olarak. Dönmezse
“mavna elimizde.
“ Noel şenlikleri biter bitmez kilise deposunun zeminini döşeteceğim,
“zira zaten taşları kesilmişti. Binanın duvarı bitti ve şimdi çatıya
“başlamalıyım.
“Daha şehit şapeline taş koymadık; zira evvela ağır buzlar işi
“batırırdı, saniyen daha filler hazır değil ve fillere yaslanacak olan
Saçakla kolon arası ölçülemiyor.
“Kalede odana giden merdivenleri yapıyorlar… Messire Antonio
“delgi Atti’nin avlusunun zeminini döşettim ve peykeleri koydurttum.
“Ottavian fermanı aydınlatıyor. Yani şapelin fermanı. Bütün taş
“ustaları çalışmak için bahar havasını bekliyor.
“Kabir, kapağı hariç bitti, ve Messire Agostino Cesena’dan gelir gelmez
“tamamlatacağım, majesteleri lordum
                                                                              “bendeniz
                                                                              PETRUS GENARİS”
Buydu buldukları çantasının içinde
Ve bazı benzer şeyler zira O
Yaşadı ve hükmetti”

et amava perdutamente Ixotta delgi Atti”
e “ne fu degna”
                “constans in proposito
“Placuit oculis principis
“pulchra aspectu”
“populo grata (Italaeque decus)
ve pagan izlerle dolu bir tapınak inşa etti”
Yani Sigismund
Hem de “Past ruin’d Latium” tarzında
Telkâri saklıyor Gotik’i
Bütünde bir retorik dokunuşu
Ve eski lahitler,
Ceset gibi, otlara bürünmüş, San Vitale’de.


1-      Bir sene: Bu giriş dizeleri Sigismundo’nun kariyerindeki belli dönemlere atıfta bulunan, aynı zamanda T.S. Eliot’un ‘Gerontion’da ‘olgusal kişilik’i tarif ettiği dizelere de işaret eden; 1440 yılında Rimini’yi Venedik gibi sular altında bırakan sel afeti, 1442’de Rimini ve taşrasında büyük tahribat yapan dolu fırtınası ile 1444 yılında kar fırtınasında sefere çıkıp Monte Gaudio’nun Sforza lehine teslim olmasını hatırlatan dizeler.
2-      Astorre Manfredi: Sigismundo gibi bir condottieri olan Faenzo lordu, Urbino dükünün müttefiki ve Malatesta’ların kadim hasmı. Dizeler Sigismundo’nun Astorre’nin bölgesinden geçerken tuzağa düşmesini  ve kendisini kovalayan tazılardan kaçmak için bataklıkta boynuna kadar dalıp saklanmasını anlatıyor.
3-      Fano: Orta İtalya’nın bataklıkları arasındaki, Malatesta’ların tevarüsünde olan ancak sonra Papalık’a geçen şehir. Fanum(tapınak) kelimesinden gelen Fano’da Sezar Agustus adına yapılan bir tapınak bulunuyordu. Yine Roma döneminden kalan bir zafer anıtı da bulunuyordu ki bu durum Sigismundo’yu antik kahramanlarla ilintiliyor. Burada işaret edilen, genç Sigismundo’nun Rimini, Fano ve Cesena üzerinde hükümranlık talep ederken buranın sakinleri tarafından gösterilen direniştir.
4-      İmparator: Luxemburg hanesinden kutsal Roma imparatoru V. Sigismund (1433-1437). 1433 yılında papa tarafından Roma’da imparator tacı giydirilince dönüşte Rimini’de merasim ve şölenlerle karşılandı, Sigismundo ve kardeşi Domenico’yu şövalye ilan etti. Piero della Francesca bunu Tempio’da fresk olarak işledi.
5-      Şövalye ilan etti: Sigismundo’nun en genç kardeşi Domenico; Pound’un adlandırmasıyla “Malatesta Novello” ya da “Novvy”,1418-1475. Cesena’yı yönetti ve oradaki kütüphaneyi kurdu.
6-      Ahşap kale: Sigismundo’nun Ginevra ile evlenmesi üzerine yapılacak turnuvalarda kullanımak üzere Sigismundo’nun dizayn ettiği ahşap kale.
7-      Basinio: Basinio de Basini, 1425-1457, Sigismundo’nun himayesindeki İtalyan şair ve hümanist. Ovid’in Heroides tarzındaki L’Isottaeus adlı eserin sahibi. Sigismundo’nun himayesinde iken rakip bir şair olan Porcellio Pandone tarafından edebi bir düelloya davet edilmiş, La Rocca’nın avlusunda Porcellio Grekçe öğrenmeden(Anti-Hellene) bir kimsenin pekala Latince şiir yazabileceğini savunmuş; Basinio ise Latince eserlerin Grekçeye istinad ettiğini göstermek suretiyle antik yunan çalışmalarının gerekliliğini savunmuştu. Basinio galip ilan edildi ve öldüğünde Tempio’nun dışındaki lahitlerden birine gömüldü.
8-      Madam Ginevra: Parisina ve Niccolo d’Este’nin kızı, 17 yaşındaki Sigismundo’nun 16 yaşındaki karısı. Bir yıl yaşayan bir erkek evlat doğurdu, oğlunun ölümünden sonra 22 yaşında öldü. Sigismundo evliliği boyunca dışarıda savaştaydı. Daha sonra Papa Pius II Sigismundo’yu Ginevra’yı zehirlemekle itham etti.
9-      Komutanı: 1437’de Sigismundo 20 yaşında Venediklilerin komutanıydı.
10-   Rocca: aynı yıl Sigismundo Rimini’de La Rocca kalesinin dokuz yıl süren inşasına başladı. O dönemde İtalya’nın harikaları arasında sayılan ve Sigismundo’nun dizayn ve inşa ettiği kale önceki yüzyıllarda tanınmaz hale getirildi.
11-   Monteluro: 1444’de Sigismundo’nun kayınpederi Francesco Sforza için kazandığı savaşın cereyan ettiği saha. Zafer Sigismundo’ya bir şey getirmedi, bir kaç ay sonra Sforza ile Pesaro’yu sattığı için ayrı düştü.
12-   16 Mart: FrancescoSforza ile kardeşi Alessandro, Federigo d’Urbino ve Galeazzo Malatesta arasındaki Pesaro’nun Alessandro’ya Fossombrone’nin Federigo’ya satışını içeren 1445’teki anlaşma.
13-   Federigo d’Urbino: ilk Urbino dükü, İtalyan savaşçı ve siyasetçi, sanat hamisi.
14-   Bestialmente: Gaspare Broglio’nun tabiri.
15-   Per Capitoli: “antlaşma üzere”
16-   Onları Marches’tan: Sigismundo, Sforza karşıtı ittifaka katılıp iki yıllık başarılı bir savaşın ardından rakiplerini Marches’tan çıkardı.
17-   Ragona Kralı: Sigismundo 1447’de Napoli üzerindeki iddialarına destek vermek üzere Napoli kralı Aragon’un oğlu Alfonso’yla anlaştı, ve hizmetleri karşılığında anlaştığı 32,400 dükanın 25,000’ini aldı. Ancak Floransalılar O’na kendileri ile anlaşmasını teklif edince bunu kabul etti ve Napoli kralının ödediği parayı da iade etmedi. Bu ihaneti ile de Alfonso’nun ebedi nefretini kazanmış oldu.
18-   Valturio: Roberto Valturio, 1414-1489, İtalyan mühendis ve Leonardo da Vinci’nin kütüphanesi üzerine yazılmış De Re Militari adlı kitabın müellifi; Sigismundo’nun danışmanı ve hususi katibi, La Rocca’nın inşası ile görevliydi. Tempio’daki lahitlerden birine gömüldü.
19-   Haec traditio: ortaçağ Latincesi, “bu ihanet”. Pound Sigismundo’ya ilişkin bu ihanet iddiasını bunu “değişim” olarak tercüme ederek bertaraf ediyor; bu kelime ortaçağ Latincesi değilmiş gibi.
20-   İhtiyar mesane: Aeneas Sylvius (Enea Silvio de) Piccolomini, 1404-1464, Papa Pius II. Pound O’na safra kesesinde taş olduğu için ihtiyar mesane diyor.
21-   Rem eorum saluavit: Latince, “davalarını kurtardı” Pius II.’nin hatıratından: “Şüphesiz Sigismundo’nun ihaneti Floransalıların davalarını kurtardı”.
22-   Polixena: Polissena Sforza, Francesco Sforza’nın kızı. Sigismundo onunla ilk karısının ölümünün üstünden bir yıl geçmeden, babası Sforza ona Pesaro’yu geri almasında yardımcı olacağına dair söz vermesi üzerine evlendi. Sonraki sene bir yıl yaşayabilen bir oğlan doğurdu. Sigismundo O’nu metresleri Vanetta Toschi ve Isotta degli Atti için terk etti. 1449’da veba Rimini’yi kasıp kavurduğunda Scolca’daki manastıra firar etti, orada öldü ve aceleyle isimsiz bir mezara gömüldü,bu sebeple vebadan öldüğü varsayılabilir. Ancak on yıl sonra Pius II. Sigismundo’yu O’nu boğmakla itham etti.
23-   Sarkık gerdan: Franxesco Sforza nihayet 1450’de dük olarak Milan’a girdi.
24-   Feddy: Federigo d’Urbino. Sforza Milan’a girdiğinde Sigismundo Venedik’in hizmetindeydi ve sefa sürüyordu, zira zengin şehir ancak en meşhur condottieri’yi istihdam ederdi. Sforza O’nu Venediklilerden ayırmak için Federigo d’Urbino’yu Sigismundo’ya Pesaro’yu almasında yardım edecekmiş gibi yapmaya ikna etti. Ama Sforza’nın kuvvetleri Urbino’ya arkadan girip hoş karşılanınca Sigismundo ihanete uğradığını anladı.
25-   Foscari: Francesco Foscari,?1372-1457, Venedik şehrinin seçilmiş başkanı.
26-   Caro mio: “sevgili dostum”, Foscari Sigismundo’ya Venediklilerden ayrılmamasını, Pesaro’yu almasına yardım edeceğini yazıyor.
27-   Classe: 534 yılından kalan İtalya’daki en önemli Bizans kilisesi Ravenna Classe’deki büyük S. Apollinare basilikası. Sigismundo basilikadaki mermerleri Tempio’da kullanmak üzere söktü.
28-   Casus est talis: Latince, “işte böyle”, Sigismundo Foscari’ye eylemlerini izah ediyor. O zaman Venedik başkanlığına bağlı olan Ravenna yurttaşları Foscari’ye bu talanı şikayet etti. Başkanın baskısıyla S. Apollinare kilisesinin benedikten papazı Sigismundo’nun karşılık olarak 200 altın florin vermesini kabul etti. Sigismundo’nun bu kilisenin hazinelerinden sanki taş ocağıymış gibi istifade etme teşebbüslerinden biri de Papalık’tan bu kilisenin başkeşişini Rimini’deki nizama bağlayan ferman çıkarması oldu. Bunun üzerine öfkelenen Venedik meclisi karşı bir yasa çıkardı. Pound bu iki olayın kronolojik sırasını tersyüz ediyor.
29-   Filipo: Filippo Cassandrini, S. Apollinare kilisesi üstünde tasarrufu olan Bologna Kardinali. Sigismundo O’nunla yakınlık tesis etti ve “dilediğini götürmesi için” rızasını aldı. Pound’un buradaki kinayesi kardinalin 400 düka alması, oysa kayıtlarda bu yer almıyor.
30-   Quadam nocte: Latince, “malum bir gece.”
31-   Santa Maria in Trivio: Madonna dell’Acqua adına inşa edilen ve üstüne resmi olarak St.Francis’e adanan Tempio Malatestiano’nun yapıldığı eski kilisenin adı. Büyük Rönesans mimari Leon Battista Alberti, kiliseyi yıkmak yerine Tempio’yu bunun üzerine giydirmeyi düşündü, böylece Sigismundo’da bulunmayan öncekilerin başarılarına hürmetini sergiledi. Tempio bünyesinde Gothik kilisenin, Rönesans mimarisinin ve Bizans mermerlerinin birleşiminden oluşan kültürel katmanları barındırıyordu ki Pound kantolarında bunu yapıyor. Pound’un Sigismundo’nun hırsızlığını savunma gayretinde kişisel bir boyut yok denemez dolayısıyla.
32-   Plaustra: Latince “kağnılar, arabalar.”
33-   Aloysius Purtheo: muhtemelen S.Apollinare kilisesinin başrahibi.
34-   Hengame: S.Apollinare mermerlerini yağmalayan yüz kağnı muhtemelen tahıl tarlalarına zarar vermiş olmalı. Dizeler Sigismundo’nun çiftçiler hakkında endişelendiğini ve keşişle anlaşmasındaki tutarlılığı göstermeyi amaçlıyor.
35-   Cermen-Burgondiyalı dişi: İtalyan tarihçi Ludovico Antonio Muratori Venediklilerin didik didik etmelerine rağmen suçluyu bulamadıklarını söylediği olayı Pius II. Almanya’dan Roma’ya giden bir kadını Sigismundo’nun iğfal edip öldürdüğü şeklinde anlatıyor ki Pound bunun faili meçhul bir olay ya da bir yalan olduğu kanaatinde.
36-   Poliorcetes: “Şehirler fatihi”, Makedonya Kralı Demetrius’un (M.Ö.294-288) lakabı. Askeri kariyeri ve askeri mühendisliği bakımından Sigismundo ile benzerlik arzeder. Pisanello’nun bastığı Sigismundo madalyonlarının üzerinde şunlar yazıyordu: “Poliorcetes et semper Invictus” (şehirler fatihi ve daima muzaffer).
37-   Polumetis: Grekçe,  çok boyutlu zihin sahibi diye tercüme edebiliriz, Sigismundo’ya Odysseus’un lakabı yakıştırılıyor.
38-   Feddy: Federigo d’Urbino.
39-   Alessandro: Pesaro lordu Alessandro Sforza.
40-   Broglio: Gaspare Broglio, Sigismundo’nun askeri yoldaşı ve savaşlarını ele alan bir eserin müellifi.
41-   M’l’ha calata: İtalyanca argo, “beni aldattı”.
42-   Istria: Venedik şehrinin inşasında mermerleri kullanılan Adriyatik’in kuzey ucundaki yarımada. Sigismundo’nun ısmarladığı büyük miktarda mermerin gecikmesi Pietro di Genari’nin mektubunda zikrediliyor.
43-   İpek savaşı: muhtemelen Venedik ile Dalmaçya’daki Ragosa(şimdiki Dubrovnik) arasındaki savaş.  Ragosa Adriyatik kıyısında Venedik’ten bağımsız kalabilmiş tek şehirdi ve ipek üretiminde Venedik ile rakipti. 1423’te şehrin başkanı 1600 ipek dokumacısının orada çalıştığını belirtiyor. 1420’de Sigismundo’nun babası Pandolfo Malatesta Venediklilerin Ragosa’ya başarısız taarruzlarını yönetmişti.
44-   Vada: 1453’de Sigismundo “alınamaz” denilen ve Aragon’lu Alfonso’nun adamlarının tuttuğu kaleyi icad ettiği bombalarla aldı.
45-   Siena: Condottieriler için işler gittikçe azalınca Sigismundo Sienalılar tarafından Pitigliano kontuna karşı istihdam edildi ki Sigismundo pek önem vermiyordu. Kontun kalesi Sorano’yu kuşatmışken Sigismundo kendi başına kont ile anlaşıp kuşatmayı kaldırınca Sienalılar ihanet iddiasıyla Sigismundo’nun karargahına saldırdılar ve kaçan Sigismundo’nun çantasını ele geçirdiler. Çantadan çıkan mektuplar Sigismundo’nun zihninin neler ile meşgul olduğunu gösteriyor.
46-   Alwidge: Luigi Alvise, Tempio’daki marangoz ve taş ustalarının kahyası.
47-   Genare: Sigismundo’nun danışmanı Pietro di Genari.
48-   Albert: Leon Battista Alberti, 1404-1472, Tempio’nun mimarı. O yüzyılın beynelmilel adamlarından biri; mucid, astronom, atlet, şair, heykeltıraş, ressam, Latin uzmanı ama mimarlığı ile bilinir. Papa Nicholas V.’ın himayesinde idi ve Papa aracılığı ile Sigismundo O’ndan istifade edebildi. Fakat şimdi Papa O’nu Roma’ya çağırdı.
49-   Sagramoro: Jacopo Sagramoro da Soncino, Sigismundo’nun danışmanı ve hususi katibi.
50-   Madame Isotta: Isotta degli Atti,1430-1470, Sigismundo’nun metresi ve sonra üçüncü karısı. O’na olan aşkı Tempio’nun her tarafına, bilhassa abidevi mezarına işlenmiştir. Sallustio ve Valerio adlı iki oğul vermiştir.
51-   Mi pare …chossia: Pound’un tercümesi; “sanırım O(Isotta) meseleyi didik didik etti”
52-   Çocuklar: 1454’te Sigismundo’nun en az yedi çocuğu yaşıyordu; ikisi Isotta’dan, diğer beşin en büyüğünü(Lucrezia) Papa meşru ilan etti.
53-   Messire Malatesta: Sigismundo’nun küçük oğlu Sallustio, üvey kardeşi Roberto tarafından öldürüldü.
54-   Şato: Sorano kalesi.
55-   Georgio Rambottom: taş ustası.
56-   Lunarda: Sallustio’nun hocası.
57-   Gentilino da Gradara: Sigismundo’nun bilinmeyen ajanı.
58-   Antonio: Antonio degli Atti, Isotta’nın kardeşi, imparator Sigismund tarafından şövalyelik verilmişti.
59-   Ottavian: Ottaviano, Sigismundo’ya St. Sigismund kilisesinde sunak yapma müsaadesi veren Papa fermanını tezhip ile görevli ressam.
60-   Agostino: Agostino di Duccio, Sigismundo’nun atalarına adanan lahitler ile bazrölyefler üstünde çalışan heykeltıraş.
61-   Et amava…..decus: İtalyanca,Ortaçağ Latincesi. “Ve Isotta degli Atti’yi çılgınca sevdi/ çünkü layıktı buna/ amacında azimli/ prensin gözlerinin süsü/ seyri latif/ insanları mutlu eden (İtalya’nın süsü).  Bu methiye farklı kaynaklardan derlenmiştir.
62-   Tapınak inşa etti: Pius II.’nin hatıratından. St. Francis’e adanan Tempio hristiyan sembollerden yoksundu. Figürler antik dönemden alınmaydı ve Sigismundo’nun kendisi Olimpos tanrıları arasında taç giymişti. Tapınak Sigismundo’nun Isotta aşkının abidesiydi. S.Michael şapelindeki mezara “D.Isottae Ariminensi” yazılmıştı ki D hem tanrıça hem de ‘Lady’ diye okunabilir.
63-   “Past ruin’d Latium”: Isotta’yı Helen arketipi ile ilişkilendirmek üzere W.S.Landor’un “To Ianthe” şiirinin bir dizesinin anıştırması.

64-   San Vitale: S.Apollinare gibi altıncı yüzyıldan kalma Ravenna’daki Bizans kilisesi. Pound San Vitale önündeki lahitlerin sessiz asaleti ile Tempio’dakilerin karmaşık stillerini mukayese ediyor.

  Taşlıcalı Yahyâ Beğ’in Şehzâde Mustafa Mersiyesi Herhalde Erzurum’da iken aldım Ahmet Atilla Şentürk Bey’in Osmanlı Şiiri Antolojis...