XII
Ve oturuyoruz burada
duvarın
altında,
Arena Romana, Diocletian'ın, les gradins
quarante-trois rangées en calcaire.
Keleş Bacon
Küba'da
ne kadar bakır kuruş varsa aldı:
Un centavo, dos centavos,
kölelerine
dedi ki “getirin onları.”
“getirin onları ana barakaya” dedi keleş,
Getirdi köleler;
“ana barakaya getirdiler onları”
derdi Henry olsaydı.
Nicholas
Castano Habana'da,
O'nun da vardı bir kaç centavosu, ama diğerleri
yüzde ödeyeceklerdi.
Yüzde
eğer centavo istiyorlarsa,
kamu centavoları.
Keleş'in
menfaati
para işindeydi.
“yok başka tarakta bezim”
dedi Keleş.
Kendisine zincirli iki ucuz zenciyle uyurdu,
Guardia regia, zincirli beline
sıvışmasınlar gecenin karanlığına diye;
araları şimdi pek yok Kübalılarla;
hummadan olmuş üç okka.
Döndü Manhattan'a, son durak Manhattan.
24. Doğu 47inci sk, rastladığımda O'na,
basım işindeydi, yani ajans,
gidip
eski tanıdıklara,
ofisi Nassau caddesinde, iş dağıtıyor matbaacılara,
Ticari kırtasiye,
ve
sonra, sigorta,
İşveren mali sorumluluk sigortası,
tuhaf
tuhaf sigortalar,
kerhanelerde yangın filan, komisyon,
haftalık 15 dolardan başlıyor,
Pollon
d'anthropon iden,
bilirdi en sallapati nakliye şirketlerini;
bir
adamın ayağını
hurda kaldıraçlar yüzünden kaybedebileceği yerleri;
keza yangın,bir kerhanenin önünden geçerken,
yetişir tesadüfen mucizevi Hermes,
mal sahibinin angelosu O'na gönderildikten
iki dakika sonra.
Dört ayda 11,000 biriktirdi adamları
Küba işinde,
Ama çuvalladılar,
Keza kendi cukkası 40.000’e vardı,
Bir kere, ama “tüm Wall Street’i yiyip bitirmek istedi.”
Ama üç hafta sonra terk etti ne varsa.
Habitat cum Quade, oldukça iyi bir herif,
Mons Quade enli samur bir şeritte taşırdı monoklunu.
(kaydettik
başka yere).
Dos Santos,José
Maria dos Santos,
İşitmiş bir tahıl gemisi
Tagus koyunda batmış,
Almış açık arttırmada, nemo obstabat,
Başka teklif veren de yok.”lanet ahmak!” “nişasta
Rezil olmuş tuzlu suda,
İşe yaramaz, bi halta yaramaz.” Dos Santos.
Deniz suyunda perişan her şey.
Portekizli manyak Dos Santos aldı onu,
Ne varsa babadan kalan ipotek etti,
e tot lo sieu aver,
ve domuz aldı, domuz, küçük domuzcuklar,
kasaplık domuzları tüm Portekiz’in
beslendi bu tahılla,
ilk partiyi ipotek etti ikincisi için, undsoweiter,
kasaplık domuzları Portekiz’in,
semirdikçe
zamanın muhtevasıyla,
semirdi Dos Santos, büyük toprak ağası Portekiz’in
çoktan kavuştu ecdadına.
Suya
batmış mısırla yaptı bunu.
(Su o nehir ağzı koyda muhtemelen tazeydi)
Cehenneme git Apovitch, Şikago’dan başka yer mi yok.
Jim X…
bankerler toplantısında,
sıkılınca bedbaht
hikayelerinden,
şatafatlı yapmacıklıklarından
ve
küçük beyaz yakalarından
ki iki yelek giyiyor gibi göstersin diye
yeleğin yakasına taktıkları,
anlatmış onlara Namuslu Denizci’nin hikayesini.
Sıkılmış adablarından,
Oturunca,
hiyerarşik presbiteryenler,
Direktörler, holding şirketleriyle iş tutanlar,
Kilise diyakozları, kenar mahalle emlakine sahip,
Nâmı diğer has tefeciler,
Havassul
havas tefeciler,
İstihdam tedarikçileri, yüzde yirmi az diye sızlananlar
Ve zor zamanlardan,
Ve Brezilya tahvillerinin batmasından
(Güney Amerika tahvilleri),
Ve tüm yatırımlardaki genel istikrarsızlıktan
Banka binalarına yatırım hariç,
Verimleri banka binalarının,
Ve kolaylaştıracak gibi görünmüyorlar tedavülü
Sıkılmış gevelemelerinden ağızlarında
Biten puroyu,
Demiş ki Jim X…:
Namuslu bir denizci varmış, alkolik,
Lanet bir herif, içkici, ayyaş, ve
Nihayet düşmüş hastaneye içmekten,
Ameliyat etmişler, yoksul bir fahişe de ordaymış
Kadınlar koğuşunda doğurmuş oğlanı,
Gemici ameliyattayken, getirmişler çocuğu,
“Karnından bu çıktı” demişler kendine gelince.
Ve bakmış, kendini iyi hissetmiş,
Hastaneden çıkınca içmeyi bırakmış,
İyice iyileşince yazılmış bir gemiye,
Biriktirmiş parayı,
Birikince iyice almış gemiden hisse,
Sonra yarısını
Sonra tümünü
Zamanla
almış bir filo gemi;
Okutmuş veledi,
Üniversitedeyken oğlan
Kötüleşmiş ihtiyar,
Ölüyor demiş tabipler,
Başucuna çökmüş oğlan,
Demiş ki ihtiyar denizci:
“Üzgünüm evlat dayanamadım daha”
“gençsin henüz,
Sana mesuliyetler bıraktım.
“biraz daha büyüyünceye dek
İşi üstlenecek yaşa gelene dek dayanmak isterdim..”
“Ama
baba
“bırak benden bahsetmeyi, ben iyiyim,
“senin sıran şimdi, baba.”
“mesele
de buydu, oğlum, söyledin işte.
“Baba dedin bana, ama değilim.
“Baban değilim, hayır,
“Baban değilim senin ananım” dedi,
“Baban zengin bir tüccardı İstanbul’da.”
1-Arena romana: Latince, “Roma arenası”. Pound
Roma’daki Quirinal ve Viminal tepelerinin kesiştiği yerde Diocletian hamamlarındaki
tiyatroyu kastediyor, ama Kantolar’ın arenası Pound’un tarih üzerine düşünmeye
başladığı Verona’daki arenadır.
2-les gradins…calcaire:Fransızca, “merdivenler/kırk üç
basamak kireç taşı”.
3-Keleş Bacon: Francis S., Pound’un 1910
yılında Amerika’yı ziyaretinde karşılaştığı iş adamı.
4-Un centavo…:”bir cent, iki cent,”.( Carroll
F. Terrell bu para işinin detayı hakkında bilgi vermemekte; ancak akla kalp
para işi olabileceği geliyor. Kalp para işinin boyutları hakkında yerli bir
örnek için bkz. Berkes,Niyazi; Türkiye
İktisat Tarihi, YKY, İstanbul, 2013. Müt.)
5- Henry ve Castano: bilinmeyen isimler.
6-Guardia regia: İspanyolca, “kraliyet muhafızı”.
7- Pollon d’anthropen iden: Grek, “Gördüğü onca adamdan”(Od.I,3)
8-Hermes: Tanrıların ulağı, tüccarlar ve
hırsızların koruyucusu, şans ve servet tanrısı
9-angelos: Grek, “elçi”.
10- Habitat com Quade: Latince, “Quade ile birlikte
ikamet eder”.
11-Mons Quade: Keleş Bacon’un bir arkadaşı.
12- Dos Santos: muhtemelen bir Portekizli tüccar.
Bu hikaye para hırsı yahut ribanın bir örneği olarak anlatıla gelse de parayı
gerçek bir değer(gıda) oluşturmak için kullandığından burada küçük bir kahramandır,
Jim X’in anlattığı hikayedeki tefecilerin aksine.
13-Tagus: İspanya ve Portekiz’de bir
nehir.
14-nemo obstabat: Latince, “kimse engel olmadı”.
15- e tot le sieu aver: Provensal, “ ve tüm mal varlığı”.
16-undsoweiter: Almanca, “ve devam”
17-Apovitch: muhtemelen uydurma bir isim.
18-Jim X: John Quinn,1870-1924; Amerikalı
hukukçu, modern İrlanda edebiyatı uzmanı, modern sanat koleksiyoneri ve hamisi.
19: İstanbul: hikayedeki şok edici esprinin
bir başka boyutu olabilir. Pound’a göre “Teologi’de, Dante’nin de bildiği üzere,
tefeciler Lutiler ile birlikte
lanetlenmiştir. Tefecilik lutilik gibi canlıların tabiatına ve tabii artışa
karşıtlık olarak değerlendirilmiştir”(Selected Prose, 61, 65).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder