23 Nisan 2016 Cumartesi

KANTO XLI

XLI

Ma qvesto,”
dedi patron, “é divertente.”
estetler anlayamadan daha vakıf oldu künhüne;
kurutup Vada'daki çamurunu
bataklıkların, Circeo'da, kimsenin
kurutmadığı.
Geçmiş 2000 yıl, tahıl devşirdi bataklıklardan;
Su kaynağı on milyon insan için, diğer bir milyon için “vani
yani barınmak için insanlara oda.
Dönemimizin XI'i.
Mezzo-yitlerin anlattığı hikaye:
bir konsorsiyum kurulacakmış
şişko göbeklerden biri demiş ki:
12 milyona katılırım”
bir diğeri: benim payım üç millon;
bir diğeri: biz sekiz alırız;
Ve sormuş patron: ne YAPACAKSINIZ
bu paraları?”
Ama! Ama! signore, birine
parasıyla ne yapacağı sorulmaz
bu şahsi bir meseledir.
Yine sordu patron: İyi de ne yapacaksınız?
Tüm bu paraya ihtiyacınız olmayacak
çünkü hepiniz confineliksiniz.
Noi ci facciam sgannar per Mussolini”
dedi commandante della piazza.
Popolo” dedi Cici “ignorante!
en kötüsü de benim “dadı”
üçüncü yaşında daha”
Papa'nın varacağı yer parasızlık
papaz kümelerinin

çekleri bozdurmak için bankaya gitmeleri yüzünden,
bu çekler için banka para ödemek zorunda .
Yani nasıl ödediklerini bilmelisin, ve
ne zaman ve hangi günlerde pazar kurulduğunu
ve hangi mevsimlerde panayırların olduğunu, ve
ne zaman paraya ihtiyaç duyduklarını ve nerede
ne kadar olduğunu kurların
(Messire Uzzano 1442'de)
vakit ve yer sıkıntısı olmadan
aksine nakdi hazır bulundurarak
gemilerin açılabilmesi için, tüccarın hileleri
ve askerlerin alacakları
toplumdan ya da tirandan,
ve gece gündüz çalışmalısın
tahriratı takip edebilmek için.

On bir saat gün, 32 centime saat
Ve çaldın onu”
dedi Orbe'deki işveren
Patron en güzel tek ayakkabısını yırttıktan sonra.
Pazartesi 14'ü, sabah.
Eğitim birliğinde altı günden sonra
Yeniden cepheye sürdüler
(documento)
Geschichte und Lebensbilder
Muazzam ehemmiyetin sıcaklığı
Erneuerung des Religiösen Lebens
daha ziyade dağlık arazi savaşlarında
In den Deutschen Befreiungskriegen, Wilhelm Baur tarafından
Bu bahse değer çalışma hediye edilmişti
genç mızraklı süvari subayına
efendisi majesteleri Augusta Victoria tarafından
zarif ve anaç bir ithaf ile
manevi hayatın tazelenmesi
Alman hürriyet mücadelelerinde, 19. yüzyıl ve 8,
dağlık arazi savaşlarında,
ordine, contrordine e disordine
una pace qualunque”
savaşın sosyal içeriği.
Genç mızraklı süvari üniformasını çıkarmadı
sekizinci yılından savaşın sonuna kadar
contrordine e disordine
ağaçlar, beyaz dikenli şimşirler, San Casciano'ya doğru
donmuş kaskatı gümüşle
siperlerin arası 20 metre
hastane olduğu anlaşıldı Mussolini'nin... Corriere
di Domenica'daki resimden, ve bombalandı....

Emperyal locada feldmareşal Hindenburg
ilk defa işitince Mozart'ı sormuş ne bu gürültü
tüm bu kahrolası kültürel zırvalıklar.
Fakat Fritz'in babası muhafaza etmiş mektubunu
O, Herr N von filan desteklemeliymiş
O'nun, Hindenburg'un müracaatını
yıllık tazminatının yedi dolar arttırılması-
tahsisatı, iştirak ettiği için
Waffenschlag muharebesine, yetmişlerde yahut ne zamansa.
Una pace qualanque. Udine üstünde...
o kartalı bir alamet sayardı
Emredersiniz komutanım, bunu dosyalayacağız”
dedi dış kapının mandalı
alınca Hun'un ultimatomunu,
kalanlar fransız tatiline çıktılar...1914
Ne olursa olsun, donanmayı sefere çıkardı.”
buyurdu Winston'ın anacığı.
Asla” dedi Winston kuzenine
mermi hazırlamayla uğraşma.
Kendin SİLAH ol, ve başkalarının mermilerini vur.
Fikir sahibi olmayla zaman öldürme.”
(kuzen derinden müteessir....lakin
kalıcı imtiyaza nâil değil)
M.Crevel'in tasvir ettiği bu dünyada
Esperanza, Primrose ve Augusta'nın dünyasında;
şişko ihtiyar kokonaların ve şişko huysuz ihtiyarların dünyasında.
elbette savaş istiyorlar”, dedi Bill Yeats,
tüm genç kızlar kendilerine kalsın istiyorlar.”
şu tatlı şuursuz dünya
geyik üstüne geyik, ve mavi boncuklar
Pig and Piffle” diyorlar aralarında
10 pence adet başına, raf için 6 pence
ve her yıl 20 bin safi kar
ödüyor elinin altında tutmak için Times'ı, pazar üstündeki etkisi için
Devlet sansürünün olmadığı yerde
muazzam bir manipülasyon vardır...”
peki istihbarat?
İlk Cosimo temin etti bunu.
Sermayesinin %5'i, Monte dei Paschi
ve 5 buçukla borç
tüm kardan arta kalan, işleri rahatlatmak için
ve yönetime makul ödeme..
Napoleon'dan sonra bile devam etti bu.
Dedi ki C.H. “boğmak için bankerleri...?”
Peki çağımızda Wörgl?

Kont de Vergennes'e. Paris, Ağustos 1785
tütün tüketimi, frank olarak
15 ila 30 pound, diyelim 24
Fransa limanlarına teslim@ 8 sou
9 milyon 600 bin
6 sou mukabili üretime
7 milyon küsur
kralın geliri 30 milyon
tüketiciye 72
Vergi toplamanın masrafları böylece
diyelim 25 milyon
fazla fazla tahmin edersek
Yirmi fransız,19 milyonu sefalette, Mrs.Trist,
Her maddi koşulda....
Kamu borcu her yıl bir milyon kadar artmakta
Gallatin'in nutuklarında göreceksiniz...
eğer vurmuş banka, yularlamış
Ulusal emlak artıyor...
dolayısıyla mukabil temsil edilmeli...
tüm ithal mallar yüzde elli artmış
Vol.IX. 337, Araziler kağıt para girdabında yükselmiş,
bankaların erişemediği bu yerde değil
tamirciler günde 1,50 kazanıyor
ama eski ücretlere göre daha da berbat...
Paramızın bağımsız sarfı...bankamıza sahip olma yolunda.
Mr Jefferson'dan Colonel Monroe'ya
120 milyon alman ateşleyici kullandı müttefiklerce almanları öldürmek için
Britanya topları Jena'dan
Türkiye'yi Schneider-Creusot silahlandırdı
Bakır İsveç üzerinden İngiltere'ye...Mr Hatfield
sekiz ülkede patent altına aldı bombalarını.

Ad interim 1933



1-Ma qvesto...é divertente: (Romanyol dialekti), “Ama bu eğlenceli”.
2-Patron: Benito Mussolini, 1883-1945. İtalya'da faşizmin kurucusu ve hükumetin başı (1922-1945). Ezra Pound 1933 yılının 30 Ocak'ında Palazzo Venezzia'da Mussolini ile görüştü. Kantolar'ın ilk nüshalarını gözden geçirirken Mussolini yukarıdaki ifadeyi kullandı. Pound bunu bir dehanın hızlı kavrayışı olarak yorumluyor. (NS, Life,306).
3- Vada: Livorna'da köy. Mussolini'nin kurutup tahıl ektirdiği bataklıkların yakınındadır. Pound şöyle yazıyor: “Tiberius zamanından beri italyan aydınları bu bataklıkların kurutulmasının lafını ediyorlardı. (J/M, 23) Dolayısıyla “Geçmiş 2000 yıl” dizeleri bununla ilgili. (38/35).
4-Circeo: Vada yakınındaki kasaba.
5-Vani: İtalyanca “odalar”. Mussolini iktidarının başarıları: ikametgah ve içme suyu ihtiyacını karşılama.
6-Dönemimizin XI'i: Faşist devletin 11.yılı, 1933.
7-mezzo-yit: İtalyanca, eşkenazi, “yarı (veya çürük) yahudi”. Mezzo hem yarım hem bozuk manasındadır. Zamanla Pound için bir “yit” tefecilikle uğraşanlar anlamına gelecektir. 1933 yılında bu anlamda olmadığı anlaşılıyor. Anektot gösteriyor ki anektotu anlatan da Mussolini'nin aç gözlülerin kurduğu bu tarz konsorsiyumların halkın menfaatine olmadığı görüşünü paylaşıyor.
8-confine: şiirde “confine” olarak yer alan sözcük italyanca sınır veya kısıt anlamındadır. Ancak burada maksat anlaşılmıyor. Belki kastedilen “confino” sözcüğüdür veya Pound yanlış bir çoğul kullanmıştır. 1933 yıllarında Pound şunları yazmıştır: “Şunu kafanıza sokun: Daha 1900'lerde bile İtalya arazi hukuku ve tarlalarda çalışan insanların hakları bakımından İngiltere'nin kat kat önündeydi. Büyük İngiliz mülk sahiplerinin zalimlikleri ve desiselerine bugün İtalya'da müsaade edilmez. Bir tür yerli düşmanlar confino'ya postalanır(J/M, 70). Burada anlaşılan hapis veya konsantrasyon kampları kastediliyor.
9- Noi ci facciam sgannar..: İt., “Mussolini için canımız feda”. Rimini'de “yıllar önce devrim hakkında bir şey bilmediğimi sanıp bana anlatmak isteyen” bir otelcinin sözleri. İşletmeci aynı zamanda commandante della piazza olduğundan Pound'un Romagna'ya görmek için gittiği bir el yazmasını bürokrasiye takılmadan görmesini sağlamıştır.(J/M,26)
10- commandante della piazza: İtalyanca “meydan komiseri”. İtalya'da yerel bir makam.
11-Popolo...ignorante!”: İtalyanca, “İnsanlar ...cahil!” Pond şöyle yazıyor: “Gigi iki yaşında yemekten sonra sandalyesinde ayağa kalkıp bir çeşit şükür olarak “Popolo ignorante” derdi ve bir gün kişisel bir not olarak “en kötüsü de dadım” dedi” (J/M,53)
12- Messire Uzzano: Niccolo d'Uzzano, ölümü 1432.Floransa'lı iş ve devlet adamı. “Gerçek anlamda tarafsız adam”(21:20)
13- Orbe: batı İsviçre'de Vaud kantonunda kasaba, Orbe nehrinin üstünde.
14- On bir saat....: faşizm öncesi İtalya'da çalışma saatleri ve ücretler, muhtemelen Mussolini'nin gençliğinde.
15-documento: İtalyanca “evraklar”.
16-Geschichte und Lebensbilder: Almanca, “tarih ve biyografiler”.
17- Erneuerung des Religiösen Lebens: Almanca, “dini yaşamın tazelenmesi”.
18- In den Deutschen Befreiungskriegen: Almanca, “alman özgürlük savaşlarında”.
19-Wilhelm Baur: 1826-1897. “Geschichts- und Lebensbilder aus der Erneuerung des religiösen Lebens in den Deutschen Befreiungskriegen” kitabının müellifi.
20- mızraklı süvari subayı: Fritz von Unruh, 1885-1970, Alman oyun yazarı, şair ve hikayeci; I. Cihan Harbi'nde subay.
21- Augusta Victoria: Augusta Viktoria von Schleswig-Holstein,1858-1921, son Alman imparatoru II. Wilhelm'in karısı.
22-ordine, contrordine e disordine: İtalyanca, “düzen, karşı düzen ve düzensizlik”.
23-una pace qualunque: İtalyanca, “bir çeşit barış”.
24- San Casciano: muhtemelen Floransa'da Val di Peas'da hastane.
25-Corriere di Domenica: İtalyan gazetesi.
26-Hindenburg: Paul von H., 1847-1934; I. Cihan Harbi'nin ilk yıllarında doğu cephesindeki Alman General, Weimar Cumhuriyeti'nin başkanı(1925-1934).
27- Fritz'in babası: Alman subay Karl von Unruh.
28- Herr N von filan: Karl von Unruh.
29-Waffenschlag muharebesi: uydurulmuş savaş. Waffe: silah schlag: saldırı
30-Udine: Kuzeydoğu İtalya'da Avusturya'ya karşı operasyonlar için kullanılan askeri üssün bulunduğu şehir. 1917 Ekim'inde Avusturya birlikleri şehri işgal etti.
31-Hun: Alman askerleri için kullanılan bir tabir.
32-fransız tatili: kaytarmak, arazi olmak anlamında bir tabir.
33-Winston'un anacığı: Lord Randolph Henry Spencer Churchill ile 1874 yılında evlenip Winston Churchill'in annesi olan Jennie Jerome.
34-Winston'un kuzeni: Shane Leslie
35-M.Crevel: René C., 1900-1935, Les Pieds dans le Plat(1933)'i yazan Fransız yazar.
36-Esperanza: Esperanza (Monte Putina düşesi), Lady Primrose(Sussex Markisi) ve Augusta(Avusturya arşidüşesi) Crevel'in mezkur kitabının üç temel kişisi.
37-Bill Yeats: William Butler Yeats.
38-Pig and Piffle: muhtemelen ingiliz Sport and Country dergisi için. (laf ü güzaf gibi bir manada pig and piffle. M.Z.)
39-Times: London Times gazetesi
40-sansür: Pound şunu yazmış: “Duce'nin isabetle dediği gibi: basın özgür olduğu yerde özel çıkarların menfaatine hizmet eder.”
41-Monte dei Paschi: İtalyanca, “yayla dağı”: Siena bankası 1624 yılında kuruldu ve halen faaliyette. Toskana'lı II. Ferdinand'ın bağışı ile kurulmuş ve geliri Siena kamu malları olan Maremma yaylalarına dayanmaktaydı.
42-C.H.: C.H. Douglas.
43-Wörgl: 1930'ların başında Avusturya Tirollerinde küçük bir kasaba olan Wörgl'de Silvio Gesell'in önerisiyle damgalı makbuz şeklinde basılan bir pusula ile depresyon döneminde bir canlılık oluşturmuştu. (bkz. A Visiting Card, 15; SP,314)
44-Vergennes: Vergennes Kontu Charles Gravier,1717-1787, Fransız devlet adamı ve XVI. Louis döneminde, Thomas Jefferson'un Fransa büyükelçisi olduğu dönemde dış işleri bakanı.
45-Mrs.Trist: Jefferson'un Avrupa'da bulunduğu sırada kızına bakan arkadaşı Eiza House.
46-Kamu borcu...Colonel Monroe: bu 12 dize Jefferson'un Monroe'ya yazdığı mektuptan özet.
47- Jefferson'un mektubu yazdığı sırada Gallatin Temsilciler Meclisi üyesiydi.
48-120 milyon alman ateşleyicisi:Almanya'daki Krupp silah şirketi patentli ateşleyicilerini Almanya, İngiltere veya satın alacak herhangi bir ülkeye satmaktaydı, İngiliz Vickers ve Fransız Schneider-Creusot gibi Avrupa'yı I.Cihan harbi'nde silahlandırmaktaydılar.
49-Jena: Alman kenti.
50-Mr Hatfield: belirlenemedi.
52-ad interim: “hali hazır”.





11 Nisan 2016 Pazartesi

KANTO XL

XL

Esprit de Corps daimi hiziplerde
Aynı ticaret dalında”, Smith, Adam, “insanlar
asla bir araya gelmezler
meğer ki amme aleyhine bir dalavere dönsün.”
paranın (KENDİmizin) özgürce sarfı
kendi öz banka sahipliğimiz için
ve onda mevduatlar,yatırılan ve çekilen.
De banchis cambi tenendi...
Venedik 1361,
'62.. bir kaç yüzyıldır rafta..
özel olsun kamu olsun...
ulusUN (U,N, UN) tedavüldeki nakdi.
Geniş açık çayırlıklar üretmek için
O geyik parkı için oyun
sahaları için, salkımlar, yüzme havuzları, vesaire:
Kılıç-balığı, yedi yelken balığı, dünya rekoru
elde edildi 24 saatte.
Verecekti borcu, sterlin, sekiz yüz bin
eğerki Peabody işi bıraksaydı.
İngiltere, 1858
AZİM OLAN ALLAH'IN ADIYLA MR.D'ARCY
50 yıl boyunca İran topraklarının altını kazmaya
mezundur.
'62, komite raporu:
hükumete satılan silahlardan kâr: Morgan
(Dosya 97) hükumete satıldı hükumetin silahları...
yani demem o ki silahlar zaten hükumetindi
fahiş bir kârla
160 bin dolar, tek kalemde, Mr. Morgan'a
altın fiyatını yükseltti diye.

Mücbir sebebi istismar etmek (savaş yani)
Gettysburg'dan sonra, bir günde beş puan aşağı-
iyimserler altına kötümserler kuzeye
Savaştaki yanlışlar iş hayatını geliştirdi.”

Eğer bir millet parasına hükmedecekse”

Boutwell bonoların doğrudan hazine tarafından satılmasına karar verdi.
Mr Morgan: katkılar Cumhuriyetçi partiye, büyük
ölçüde cumhuriyetçi partiye.
Beecher kilisesini organize eden emlakçılar-
Belmont Rotschild'leri temsil ediyor
madeni para ödemesinin tekrar başlaması
dar bir hissedar grubu zengin etti.”
hisse senedi satınalma taahhüdü (demiryolu inşası)
nadiren yüzde otuzun üstünde...
'76'da toplamın yüzde 39'u tahsil edilmemiş
yani demiryolu inşası hisselerinin
yüzde 39'u
Dedi ki Mr Corey “Londra'daki gibi merkezi
kuruluş hiçbir yerde yok”
Pujo soruşturması: Dedi ki Mr Morgan:
hayatımda açığa satış yapmadım”
öğrenince yüksek mikdarda likiditeyi...
1907 “Mr Baker olmadan yapılamazdı
biz durduramazdık (paniği).
Hükumetin silahlarına gelince: satın alınmıştı
bir hükumet dairesince satılmadan
(kınandığı üzere) bir diğerince(yani hükumet dairesi)
geçerek bir kâr süzgecinden.
Bir yunanlı,”dedi Ionides veya bir diğer Helen,
20 bin vurduktan sonra bile hala onurludur”
yani yirmi bin sterlin para.
Yeni gotik ikametgah üstündeki gözlerimizle,
Palladio üstündeki gözlerimizle, senyoral ihtişam arzumuzla
(ÂGALMA, tuhafiye, saatler, tezhib, nakış,
goblen,ahşap kapak içinde okunmamış ciltler,
yarı-maroken, maroken, kabartma köşeler, yeşil kurdelalar,
zarflar, kasnaklı etekler, eşarplar, cici kızlar, ufaklıklar, penbecikler
et cetera
nesnelerin içinden çıkmaya yol aradıkları şeyler

KARTACALILARA ÖVGÜ: HANNO

Herakles'in sütunlarının ötesine uzandı
60 gemilik armada Fenike şehirleri inşası için
her gemiye 50 kürek, hepsinin
30 bin güvertesinde suyla dolu, buğday stokta
Cebeli Tarık'ın ikigün ötesinde yayılmış geniş ovada
Thumiatehyon, batıya Solois'e gitti
ağaçlarla örtülü burun
Entha hieron Poseidônos, güneşe karşı yarım gün
sahil bataklıkları sesli fısıldayan otlarla orada.
Orada büyük fil sürüleri
ve daha başka canavarlar
derken evi bina ettik: Karikon, Gutta, Akra, Meli, Arambo
şehirler bunlar, sonra Lixos
dökülür Libya yükseklerinden
Lixitae dostça inek çobanları sürü sahipleri,
ülkenin yukarısı etiyopyalılar yaban hayvanlar arasında yaşayan
Lixtus dağı ile kıstırılmış
ki orada biçimsiz adamlar atlardan daha yüğrük
Lixtae'den adamlar bizimle geldiler tercümanlık için
12 gün güneye, çölün güneyine yelken
bir gün güneşe karşı yelken, orada bir liman
çevresi 15 mil olan bir ada,
bina ettik, Cyrne dedik oraya
Kartaca'nın karşısı olduğunu düşünerek, zira seyahat süremiz
Kartaca'dan sütünlara kadar olana denkti.
Geçildi Xrestes, bir büyük nehir,
üç büyükçe adasıyla bir lagün
bir gün sonra büyük tepeler koyu sonlandırmış,
halkı vahşi hayvan postu giyip
taşladılar bizi
yanaştırmadılar kıyıya.
Bir sonraki geniş bir nehir dolu
timsah, su aygırı, döndük biz de Cyrne'ye
12 gün kıyıdan gittik
gelişimiz etyopyalıları kaçırdı
yanımızdaki Lixtae adamları onları anlamıyor
12'inci gün ormanlı dağ yükseldi
ağaçların muazzam yumuşak kokularıyla
tüm ıtırlar karışmış birbirine
iki gün, geniş batak ya da koy
uzanır önünde geceleri ateşle dolu.
Kaplarımızı doldurduk, kıyı boyu beş gün açıldık
Batı Burnu'na geldik, limanını kapatan adaya
Ve gündüzleri sadece ormanı,
gece ateşlerini gördük
düdük sesi üstüne düdük sesi
ses üstüne ses; zil üstüne zil sesi,
davul, tahta, deri, vuruş gürültüsü ürkütmek için.
Kâhinler kaçmamızı söyledi.
Ayrılıp o ateş kokusundan
denize uzanan alevler,
korkarak ve yavaşça, toprak gece alev yüklü
bir ışık sütunu diğerlerinin üstünde
göğü ve yıldızları kavurmakta
gündüz yüksek bir dağ olduğu anlaşıldı
Tanrıların arabası dedikleri.
Ateşin altında üç gün Güney Burnu'na, batak
kıllı vahşi halkın adası
Lixtaeliler goril diyor.
erkekleri tutamadık ama üç kadın tuttuk.
Erkekleri yarları tırmanıp,
taşladılar, ama üç kadın tuutk
ısıran, tırmalayan, tutanlara itaat etmeyen.
Öldürüp yüzdük, postları Kartaca'ya getirdik.
Yolculuğu uzatmadık artık,
erzaklar tükendi zira.
Nesnelerin içinden çıkmaya yol aradığı şeyler
Yükseklere, Stratosfere, emperyal
soğukkanlılığa, arşıâlâya, dört kulenin dış duvarlarına
NOUS, tarifi gayri kabil kristal:
Karxédonion Basileos
astı bunu haritasıyla tapınaklarına.


1-Smith, Adam: Adam Smith, 1723-1790, iskoç iktisatçı; “Tabiata tahkikat ve Milletlerin zenginliğinin kaynakları” adlı kitabın müellifi.
2- özgürce sarf: A.B.D. Merkez Bankası fikrine karşı olanların ve de Siena Bankası kurucularının genel savı.
3- De banchis...: Orta çağ Latincesi. “nakdi takas meydanından”
4-Venedik 1361: bilinmiyor.
5-üretmek için: tüm debdebesiyle finansal bir hükümranlık kurmayı arzulayan soyguncu baronları motive eden “senyoral ihtişam” hayali.
6-Peabody: George P., 1795-1869, ticari girişimlerle bir servet edinen ama nihayetinde genel merkezi Londra olan bankacılık ve Uluslar arası finans işine odaklanan kurnaz bir yanki. 1854 yılında Junius Spencer Morgan şirket ortağı oldu.1863 yılında George Peabody'nın emekliliğiyle Peabody and Co. şirketi J.S. Morgan and Co.'ya dönüştü ki Morgan hanesinin kökeni budur. Peabody and Co. şirketi A.B.D.'de bir kaç yılda bir görülen iktisadi krizlerden olumsuz etkilendi ve 1857 paniğinde az daha batıyordu. O yıl ancak İngiltere Bankası'ndan finans desteği sağlanabiliyordu. Junius Morgan İngiltere Bankası ile 800,000 poundluk borç için müzakere etti ancak kendisine cevaben bu parayı ancak 1858 yılından sonra Londra'daki işlerinden el çekmesi halinde alabileceği cevabını aldı. Ancak Morgan pes edecek değildi, İngiliz çevrelerindeki güçlü desteğini mobilize ederek borcu aldı ve krizi atlattı.
7-D'ARCY: William Knox d'Arcy.
8- '62 raporu: Amerikan iç savaşı esnasında Temsilciler Meclisi'nin alt komitesi askeri techizat alımlarında büyük miktarda yolsuzluk olduğunu tesbit etti. J. Pierpont Morgan bir duruşmada ordunun kendi silahlarını fajiş fiyatla yeniden orduya sattığı iddiasıyla bulundu. Tutanaklar “ Kongre raporları Dosya 97” altındadır. (Morgan,58-59)
9-Morgan: John Pierpont M., 1837-1913, aile servetini devasa bir holding ağına dönüştürerek finansın endüstri ticaret ve dahi hükumet üzerine hakimiyetini tesis etti. Tüm endüstri üzerine yayılmış organizasyonlar tesis etti. Pound'un kaynağı Morgan'ın faaliyetlerinin ki çoğunlukla yoz ve düpedüz namussuzca olsa da O'na zaman zaman krizlerde hükumete destek olma imkanı sağlamışsa da esasen bu krizlerin sebebi Morgan hanesinin kendisi olduğunu belirtmektedir.
10-Gettysburg'dan sonra: “ahlaksız” ortaklarıyla Morgan iç savaşı altın spekülasyonuyla muazzam karlar elde etme fırsatına çevirdi. Güney eyaletlerin muzaffer görünmesi altın fiyatını yükseltiyordu: “1863 başlarında altın fiyatı 163'tü. Bir dizi kuzey galibiyeti fiyatları düşürdü. Gettysburg zaferi bir günde beş puan düşüşe yol açtı.” (Morgan, 66-67)
11-İyimserler....: Kongrenin spekülatörler için darağaçları kurması önerildi. Ama Morgan ve adamları her tarafa oynuyorlardı. Corey şöyle diyor “Spekülatörler altın konusunda iyimser, kuzeyin durumu konusunda kötümserdiler.”
12-İş hayatı: Kongre 1864'te Altın Yasası'nı çıkararak spekülasyonlara engel olmak istediyse de bankerler bunu Kongrenin “her zamanki yasa tanımazlığı” olarak niteledi. Yasa çalışmadı, zira hayatın kazanç getiren gerçekleri iş adamları için açıktı: savaş hataları iş hayatını geliştiriyorsa hatalar sürmek zorundadır (Morgan, 66-73).
13-Eğer bir millet..: Pound'un para risalelerinin özet savı (bkz.SP,187-355)
14-Boutwell: George S. B., 1818-1905, Maliye Bakanı. Boutwell savaş sırasında yüksek faizlerler alınan borçları yapılandırmak üzere doğrudan hazineden satılmak üzere düşük faizli bono satışı öngörmüştü. Ancak bankerlerin dediği oldu. Morton sendikası adına Levi Morton “Bankacıların satışından başka bir bono satış yöntemi bilmiyorum” dedi (Morgan,119-120)
15- bazı büyük para babaları hükumetten iş alabilme umuduyla siyasetçileri yumuşatmak için Cumhuriyetçi partiye büyük miktarlarda finans aktardılarsa da siyasetçilerin de kendileri gibi güvenilmez olduğunu anladılar. Morgan siyaseti ve siyasetçileri hakir gördüğü için böyle bir hataya düşmediyse de yine de Cumhuriyetçi Partiye cömert yardımlara devam etti (Morgan,119).
16-Beecher: Henry Ward B., 1813-1887, Brooklyn'deki minberini politik sorunları tartışmak üzere politik platform olarak kullanan papaz.
 17- Belmont: August B., 1816-1890, Amerika'nın en büyük finans kurumlarından biri olan Belmont&Co'nun başı. Rotschild ailesinin A.B.D.'deki finansal menfaatlerini temsil ediyordu. O dönemde Morgan'ın rakipleriydiler.
18-madeni para ödemesi...: Finans camiası iç savaştan sonra borçları “greenback” denilen kağıt para ile ödemek isteyen Greenback Partisi'ni saf dışı bırakarak büyük vurgun vurmuştu (Morgan, 125)
19- Hisse senedi satınalma taahhüdü: Hisse senedi manipülasyonu, demiryollarının finansmanında korsan bankerlerin denetimi altındaydı, öyle ki 1876 yılında sahte hisseler toplamın 39 % kadarını oluşturuyordu.
20- Corey: Lewis C., Louis C. Fraina için Pound'un kullandığı ad. Siyaset bilimci ve The House of Morgan kitabının yazarı. Londra'daki merkezi kuruluş İngiltere Merkez Bankası.
21- Pujo: Arséne Paulin Pujo, 1861-1939, Amerikalı hukukçu ve milletvekili, Banka ve nakit komisyonu başkanı. Federal Reserve Bank'ın kuruluşuna giden para-tröstü soruşturmalarına da başkanlık etti
22-Mr Morgan: Pujo komitesinin para tröstü soruşturmalarına başkanlık eden Samuel Untermeyer Morgan'a “açığa satışı onaylıyor musunuz?” diye sorunca Morgan “bildiğim kadarıyla hayatımda hiç yapmadım” diye cevap verdi (Morgan, 405). Daha öncesinde Corey şunu yazıyor: “1903-4 yıllarındaki tecrübeleriyle kaynaklarında büyük oranda likit para bulundurmayı öğrenen J.P. Morgan&Co, 1907 paniği'nde oldukça muntazam durumdaydı.” (Morgan, 342).
23-Mr Baker: George Fisher B., 1840-1931, Morgan hanesine oldukça yakın olan Baker New York Ulusal Bankası'nın ilk kurucularından biriydi. 1907 paniği'nin atlatılması için alınan tedbirlerde Morgan'ın otoritesini mutlak olarak kabul etti. Morgan daha sonraları oğluna “Mr Baker olmadan başarılamazdı, herzaman üstüne düşen fazlasıyla yaptı” demiştir (Morgan,343).
24-Hükumetin silahları: Pound bunu iktisadi yazılarında yazmıştır: “Büyük Morgan, iç savaşta, krediyle Washington'daki silah kurumundan hasarlı silahları almış ve Texas'taki askeri birliğe peşin olarak satmıştır” (SP, 171, bkz. Üstte 8. madde)
25-Ionides: muhtemelen Luke Ionides.
26-Palladio: Andrea P., 1518-1580, Rönensansın ihtiyaçlarına göre Roma mimarisinin prensiplerini dönüştüren İtalyan mimar. Takip eden sekiz dize büyük soyguncu baronların paralarını harcadıkları ıvır zıvırı işaret ediyor.
27-AGALMA: Grekçe. “süs” veya “heykel” ya da herhangi bir güzel nesne
28-HANNO: M.Ö. 470 dolaylarında Cebeli Tarık boğazını geçip Fas'ın atlantik kıyılarında yedi kent kuran Kartacalı denizci.
29-Herakles'in sütunları: Cebeli Tarık Boğazı, o zaman bilinen dünyanın sınırıydı.
30- Thumiatehyon: Hanno'nun kurduğu ilk kent, Fas'ta Sebu nehrinin ağzındaki Mehdiyye şehri.
31-Solois: muhtemelen Fas'ta El-Beduze
32-Entha hieron..: grekçe. “Orada bir Poseidon tapınağı var”.
33- Karikon...: Hanno'nun kurduğu şehirler.
34- Lixos: Hanno'nun durduğu nehir ve şimdiki El-Araiş şehri
35- Libya yüksekleri: takriben şimdiki Cezayir.
36-Lixitae: Lixos kıyısının halkı.
37: Cyrne: Cerne veya Herne adası.
38- Xrestes: Afrika'nın batı kıyılarındaki Chretes nehri.
39-Batı Burnu: Portekiz Ginesi'nin ana limanı olan Bissau körfezi
40-Nous: Grekçe. “zihin, idrâk, ruh.”
41- Karxédonion...: Grekçe. “Kartacalıların Kralı.”









KANTO XXXIX

XXXIX

Virandır çatı, üstünde kedinin oturduğu,
virandır üstünde yürüdüğü demir korkuluk
Ve güneşi selamladığındaki dikme taşı.
Tepenin patikasında: “thkk, thgk”
dokuma tezgâhı
Thgk, thkk” ve bir şarkının keskin sesi
zeytinlerin altında
Circe'nin ocağında uzanmışken
böyle bir şarkı duymuştum.
Yağlı panter yanıma uzanmış
kızlar konuştular orada sikişmekten, canavarlar tıkınmaktan konuştular,
uyku mahmuru hepsi, sikik kızlar ve yağlı leoparlar,
Aslanlar ağırlaşmış, çayından Circe'nin
kızlar tetikte Circe'nin çayıyla
κακά ϕάρμακ' έδωκεν
kaka pharmak edôken
Uzaktan gördüğün pürüzsüz taştan ev
λύκοι όρέστεροι, ήδέ λέοντες
lukoi oresteroi ede leontes
yal için yaltaklanan kurt
- Helios ve Perseis'ten olma
ikizi Pasiphae
Venter venustus, cunni cultrix, kadife kenarıyla
ver novum, canorum, ver novum
Bahar dönüyor yaza
yapraklı güzdeki geç bahar
καλόν άοιδιάει
KALON AOIDIAEI
Ή θεός, ήέ γυνή....φθεγγώμεθα θαςςον
e theos e guné.... ptheggometha thasson
İlk bal ve peynir

bal ilkin ve sonra palamutlar
başlangıçta bal ve sonra palamutlar
bal ve şarap ve sonra palamutlar
şarkı olabildiğince tiz, bacak arası körpe dal çatalı
illa dolore obmutuit, pariter vocem

Άλλ’ άλλην χρή πρώτον oδον τελέσαι, και ικεσΰαι 490/5
Εις ‘Αΐδαο δόμους και επαινής Περσεφονείης
Ψυχή χρησομένους Θηβαίου Τεφεσιαο
Μάντιος ‘αλσδυ του τε φρένες εμπεδοι είσι
Τώ καί τεθνηιώτι νόον πόρε Περσεφόνεια
Hathor o kutuda bağlı
yüzerken dalgaların üstünde
Mawa geldi yüzerek hızlıca eller kulaçta
buklelerinde deniz çelengi,
Nesin sen kutu?”
“Hathor'um ben.”
Che mai da me non si parte il diletto
Fulvida di folgore
geldi buraya Glaucus ile farkedilmeden, nec ivi in harum
Nec in harum ingressus sum.
yatakta tartışalım bunu dedi kadın
Euné kai philoteti ephata Kirkh
Εύνη καί φιλότητι, ϊφαχα Κίρκη
es thalamon
Ές θάλαμόν
Eurilochus, Macer, iyi palamutlarla rahat orada
sonra göz için yengeç, ve otuz kulaç balıkla
yeşil hışırtı yuvada,
Circe'nin sundurması altında:...
Sen Odysseus olmalısın sanırım...
bir şeyler yesen daha iyi hissedersin....
Aklın hep geçmişte....
Ad Orcum autem quisquam?
nondum nave nigra pervenit...
Gemi ile cehenneme gittin mi hiç?

Sumus in fide
Puellaeque canamus
sub nocte...
orda çayırda
Flora'nın gecesine, sümbül çiçeğiyle
Safranla (bahar
taptaze çayırda)
Elli ve kırk bir arada
ERI MEN AI TE KUDONIAI
Betuene Aprile and Merche
özsuyu tazecik dalda
Üstlerinde erik çiçekleri
kara dalın üstünde badem
Yasemin ve zeytin yaprağı,
Ölçünün uyaklarına
Yıldız vaktinden yarı karanlığa
Yarı karanlıktan yarı karanlığa
Ölçüyü durdurmadan
Böğür böğüre kıyıda
denize doğru Tanrıça'nın gözleri
Circeo'yla, Terracina'yla, taş gözlerle
denize doğru beyaz
bir ölçü ile, durmaksızın:
Fac deum!” “Est factus.”
Ver novum!
ver novum!
Böylece yaptılar baharı,
görebilir ama gözleri karanlıkta
üstünde yürüdüğü dalda değil.
Etten ışığa dövülmüş
Yutmuş ateş topunu
A traverso le foglie
Uçkuru bir tanrı yarattı karnımda
Sic loquitur nupta
Cantat sic nupta

Karanlık omuzlar kızıştırdı yıldırımı
bir kızın kolları yuva oldu ateşe,
Ben değil odalık tutuşturdu
Cantat sic nupta
Yedim alevleri.

1-kedi: üç farklı hatıranın meczi; ilki Rapallo'dan tepeye doğru giden patikadaki dokuma tezgahlarının sesi, ikincisi Garda gölü'ndeki korkuluklar, üçüncüsü ise Odysseus'un adamlarının Circe'nin cilalı taşlardan evine yaklaşırken duydukları dokuma tezgahının sesi. (Od. X, 211).
2-şarkı: “Circe'yi dev bir ağın önünde bir sağa bir sola yürüyüp tatlı sesiyle şarkı söylerken buldular” (Od. X, 221-223)
3- Circe'nin ocağı: burada konuşan kişi Elpenor'dur. (1:12) Anlaşılan o ki Elpenor, Odysseus tayfasıyla birlikte Circe'nin tuzağına düştükten sonra olanlardan bazı anları anımsıyor. Demek ki Kanto I'de anlatılan yolculuktan önceki anlar anımsanıyor.
4- panterler canavarlar: Odysseus “dağ kurtları ve aslanları” sayıyor.
5- çay: bazı bitkilerin demlenişinden elde edilen içecekler anlamında.
6-Kaka...edôken: Grekçe “onlara habis ilaçlar verdi” (Od.X,213)
7-lukoi...leontes: Grekçe “dağ kurtları ve aslanlar” (Od. X, 212)
8-Helios: Grek, Circe'nin babası, ışık tanrısı, Apollo.
9-Perseis: Grek. Kızkardeşler Circe ve Pasiphae'nin anneleri Perse. (Od. X,138-140)
10-Pasphae: Girit kralı Minos'un karısı, Minotaur'un annesi, Circe'nin kızkardeşi.
11-Venter....cultrix: Latince. “beli güzel, amcığı körpe”.
12-Ver novum: Latince. “Yeni bahar şarkı söylüyor, yeni bahar”. Pervigilium Veneris'ten (Loeb, 348)
13-Kalon Aoidiaei: Grekçe. “Güzel söylüyor”. Böyle betimliyor Polites Circe'nin sesini.
14- e theos..thasson:Grek.”Tanrıça ya da kadın, hemen çağıralım” Polites'in son sözü. (od. X, 228)
15-bal...palamutlar: habis ilaçlardan önce ve sonra Circe'nin adamlara yedirdikleri. (Od. X, 233-243)
16-illa... vocem: Latince, “keder içinde sustu, sesi kesildi.” Son evladı, bedeni kıyıya vuran Polydorus'un ölümü karşısında Hecuba'nın hali.(Meta.XIII,538vd.)
17-Άλλ’ ...Περσεφόνεια: Grekçe. “Evvela başka bir seyahati ikmal etmeli, Hades ve kederli Persephone'nin hanesini ziyaret etmelisin ki zihni hala sağlam olan kör kâhin Theba'lı Teiresias'ın kehânetlerini dinleyebilesin. Ölümünde bile O'nun idrâkine dokunmamıştır Persephone, ancak doğruyu O konuşur.” ,(Od. X,490-494)
18- Hathor: Kadim Mısır bereket tanrıçası. Çoğunlukla inek veya inek başlı kadın olarak tasvir edilirdi.
19-Mawa: Belirlenemedi. (Carroll F. Terrell ve Eva Hesse'de bilgi olmamasına karşılık Mawa'nın Afrika'da Dahomey inanışında Güneş ve ay ile ilişkilendirilen Mawu/Mawa olabileceğini düşünüyorum. M.Z.)
20-Che mai...diletto: İtalyanca. “artık neşe asla ayrılmayacak benden”.
21-Fulvida di folgore: akıntının kızıl ışıltısı.(Par. XXX, 62)
22-Glaucus: tılsımlı bir bitki sayesinde ölümsüz olan, denize girerek deniz tanrısı olan ve kehanet gücü vermesiyle ünlü tanrı.
23-nec ivi ...sum: Latince, “ne ağıla yöneldim/ ne de domuzların arasına girdim”.
24- Euné.. Kirkh: Grekçe: “haydi yatakta yatalım, dedi Circe, uykulu.”(Od. X,335-336.)
25- es thalamon: Grekçe. “yatak odasına”
26- Eurilochus: Odysseus'un Circe'nin adasına keşif amaçlı gönderdiği müfrezenin başındaki adamı.
27- Macer: muhtemelen Eurilochus'un yoldaşı Macareus.
28- “Sen Odysseus...: Circe'nin, ilaçlar ve büyü değneği işe yaramadığında Odysseus'a söylediği sözler.(Od. X, 502)
29-Ad Orcum ...pervenit: Latince. “kara bir gemiyle kimse gitti mi cehenneme?” (Od. X, 502)
30-Sumus...sub nocte: Latince. “koruma altındayız/ yanımızda kızlar, bırak türküler söyleyelim/gecenin altında” (bkz. İlk iki mısra Catullus XXXIV,1-4 ve son mısra Aenid VI,268) bu mısralar bahar ritüellerini ve bir çeşit nevruz ayinlerini başlatır.
31- Flora: Roma bereket ve çiçek tanrısı
32-ERI....KUDONAIAI: Grekçe. “Baharda ayvalar,” Ibycus'tan kalan bir fragmanın ilk sözleri (Lyra Graeca, II, fr. 1, 84; OBGV, no. 164). bu sözler “The Spring”'e epigraf olarak kullanılmıştır P,87)
33- Betuene...Merche: 14. yüzyıl lirik eser “Alisoun”dan alıntı
34-Tanrıça: Aphrodite.
35-Circeo: İtalya'nın batı sahillerinde Terracina yakınlarında bir dağ.
36-Terracina: Circeo'nun beş mil güneyinde Pontine bataklıklarının güney doğusunda liman kenti. Jüpiter'e adanmış bir tapınak kalıntıları hala durmaktadır. “Credo”da Pound “imkanlar sağlansa Terracina Kayalıklarının üstüne Venüs heykelini yeniden yerleştirirdim” diye yazar.
37- “Fac deum!...Est Factus”: Latince. “Tanrıyı yap!.. yapmadır O.”
38- Ver novum!: Latince. “Yeni bahar!” (bkz yukarda 12. madde)
39- İtalyanca. “Yaprakların arasından.”
40- sic...nupta: Latince. “Böyle konuşuyor gelin/ böyle şarkı söylüyor gelin.”

  Taşlıcalı Yahyâ Beğ’in Şehzâde Mustafa Mersiyesi Herhalde Erzurum’da iken aldım Ahmet Atilla Şentürk Bey’in Osmanlı Şiiri Antolojis...