4 Ocak 2014 Cumartesi
KANTO 7
VII
Eleanor (çürüdü bir Britanya ikliminde)
Ελανδρος ve Ελέπτολις, ve
zavallı ihtiyar Homer kör,
kör bir yarasa kadar,
kulak, deniz kabartısına kulak;
ihtiyar adam seslerinin gürültüsü,
ve sonra hayalet Roma,
dar mermerden oturaklar
“si pulvis nullus” dedi Ovid,
“Erit, nullum tamen excute.”
sonra tabur ve mumlar, e li mestiers ecoutes;
savaş sahnesi sadece, fakat sahne hâlâ,
sancaklar ve bayraklar y cavals armatz
yanlızca bir dizi darbe değil, basiretsiz tahkiye,
ve Dante'nin “ciocco”su, avı dağlayan demir.
Un peu moisi, plancher plus bas que le jardin.
“Contre le lambris, feuteuil de paille,
“Un vieux piano, et sous le barométre...”
ihtiyar adamların sesi, sahte mermerden kolonlar altında,
yeni moda koyu duvarlar,
mütevazi tezhib ve ahşap lambri
güya, çünkü bu icar belirsiz bırakılmış üç meydan ötede
ev oldukça kaba, resimler
oldukça yağlı tonda.
Ve o dev kubbeli baş, con gli occhi onesti e tardi
kıpırdar önümde, ağır hareketleriyle bir hayalet
grave incessu, içip renk tonunu eşyanın,
ve yükseltir kendini ihtiyar ses
dokuyarak nihayetsiz bir cümleyi
Bizde manevi ziyaretlerde bulunduk, ve aşinamız olan
merdiven buldu bizi dönüşünde,
medfun bir güzelliği ararken, çaldık kapılarını boş odaların,
ve güneş yanığı, zarif ve şekilli parmaklar
kaldırmadı bronz sürgüyü, bükmedi hiç bir hâkânî kapı kolu
dilini kapı kilidinin, yok cevap veren
bir garip kapıcı o gut ayaklının yerinde
herşeye karşı şüpheci, yaşayanı arar bu,
gerçeğin karşısında inatçı Kuru çiçekler
sildi attı yedi yılı o zamandan beri, tesirsizce
lanet olası bölüm! Kağıt, koyu kahverengi ve gergin,
entipüften ve lanet olası bölüm
Ione, ölü uzun yıl
benim ve Liu Ch'e'nin lentosu
karardı zaman silgiyle
Elysée bir ismi sürdürür
ve ardımdaki otobüs mıhlanma tarihimi verir,
alçak tavan ve Erard ve de gümüş,
bunlar “zaman” içredir Dört sandalye, yüzü bombeli büfe,
masanın sepeti, sarkmış kumaş örtü
“bira şişesi heykelin kaidesinde!
“bu, Fritz, bu-günün geçmişe karşı olduğu çağdır,
“çağdaş” ve çile sürmekte
eylemleri karşısında, aromalar Odalar, kroniklere karşı
Smaragdos, chrysolithos, De Gama çizgili pantolon giymişti Afrika'da
Ve “ denizin dağları doğurdu askeri birlikleri”,
Le vieux commode en acajou
farklı katmanların bira şişeleri,
fakat ölü mü Tyro gibi? Yedi yılda?
Еλέναυς, Ελανδρος, Ελέπτολις
kumsaldaki oyuklara akıyor deniz, sürükleyip yüzen çakılları,
Eleanor!
Kızıl perdenin yerdeki gölgesi daha az kızıl,
Buovilla'da lamba ışığı, e quel remir,
ve bütün o gün
Nicea yürüdü önümde
ve soğuk gri hava sıkmadı onu,
tropik derisini ısırmadı, tüm o çıplak güzelliğine rağmen
ve uzun ince bacaklar aydınlattı kaldırımın kenarını
ve yürüyen endamı geçti önümden,
yanlızca bizdik mevcud
ve bütün o gün, öbür gün
adam bellediğim ince kabuklar,
mevta çekirgelerin kuru kaskları
konuşuyor bir nutuk kabuğunu
masayla sandalyeler arasında payandalı
kuru çekirgeler gibi ruhsuzca kımıldayan sözler,
ölüme çağıran bir kuruluk,
Diğer bir gün, sahte miken duvarları
taklit sfenksler, sahte Memphis sütunları arasında
ve jazz altında bir zar, bir katılık ya da durgunluk,
eski evin kabuğu
kahverengi-sarı ahşap, ve renksiz sıva,
kuru profesör konuşması
diniyor o tıknefes ritimli müzik
bu evin kovduğu o ev.
Denk omuzlar bile ve saten cilt
rakkasenin baygın yanakları
hâlâ o yaşlı ölü kuru konuşma, bitkin-
on yıl geçmiş, her kadeh daha katılaştırırken onu
taşkesilişi havanın
bayağı sınıfın o eski odası dayatır kendini,
genç adamlar, asla!
Sadece konuşmanın kabuğu.
O voi che siete in piccioletta barca,
Dido boğuldu hıçkırıklara, zira O'nun Sicheus'u
ölü ağırlığıyla yatıyor kollarımda
boğulan, gözyaşlarıyla, yeni Eros,
ve devam ediyor hayat, gezinerek çıplak tepelerin zirvelerinde,
alev sıyrılır elden, cansızdır yağmur,
yine de dudaklarımızdan içer susuzluğu,
yankı kadar somut,
yağmur bulanıklığının titrekliğinde bir form üretme azmi,
fakat boğuldu Eros, boğuldu, ağır-göz yaşlarıyla yarı ölü,
ölü zira Sicheus
hareketle alay etmede hayat,
zira önümde kabuklar kıpırdıyor,
kıpırdıyor sözcükler kabukların yaydığı kabuklar
tarladan olsun mapusdan olsun canlı insan
savurur kuru kabuğu,
arar eski dilekleri ve dostlukları, ve o iri çekirge kaskları
meyleder adi masaya
kaşıklarını kaldırırlar ağızlara, çatalları pirzolalara
Ve sedâ sesi gibi ses çıkarırlar
Lorenzaccio
onlardan daha canlı, daha dolu alev ve sedâlarlar
Ma se morisse!
Credesse caduto da se, ma se morisse
ve uzun umarsızlık kıpırdar,
daha canlı bir kabuk,
kader havasında bir meyil, kuru hayal, fakat salim
Ey Alessandro, üç kez uyarılan şef, bekçi,
nesnelerin ebedi bekçisi,
nesnelerin, insanların, tutkuların
kuru, kara havada yüzen gözler,
E biondo, cam grisi irislerle, iki tarafa adil uzamış saçlarla
katı, dingin vasıflar.
1.Eleanor(çürüdü...ikliminde): bu ifade 82 yaşına dek yaratıcı ve aktif bir hayat yaşayan Eleanor'un gerçekliğiyle bağdaşmadığından ya Henry Plantegenet'nin oynaşı Rosamond Clifford'u özgür ve entelektüel yabancı Eleanor'a tercih eden kamuoyunun avanaklığının ironik ifadesi yahut Eleanor'un 15 yıllık bir dinamik ortaklıktan sonra Henry'nin zoruyla maruz kaldığı 15 yıl süren tutsaklığına işaret olabilir. Ayrılığın sebebi Henry'nin hovardalığı Eleanor'un provensal “yaratıcı aşk” kavramına tercih etmesidir. Henry'nin Rosamond ile ilişkisi üzerine Eleanor çocuklarını alıp Poitiers'e döndü ve 8 yıl boyunca müzik ve şiirin merkezinde yer aldı. Henry Poitiers'e saldırıp viraneye çevirdi ve hizmetçi kılığında kaçan Eleanor'u askerler tanıyıp İngiltere'ye getirdiler.Eleanor 67 yaşına dek pasif bir hayat sürdü. Özgür kalınca yeniden oğlu Richard adına İngiltere ve Acquitaine'i yönetmeye devam etti ve Avrupa'nın siyasi ve kültürel işlerinde 1204 yılında ölene dek aktif oldu. Fakat bu mısra için daha makul bir açıklama Pound'un İngiltere'ye hayal kırıklığı ile tarihi gerçeklere ve adalete inancını yitirmesi üzerine Paris'e 1920 kışında göç etmesi olabilir.
2.zavallı ihtiyar Homer: Helen'i görünce dehşete kapılan ihtiyarların Truva'nın güney kapısındaki fısıltılarını işiten Homer'in görmediği güzelliği yüzyıllara aktarabilmesi üzerine ilk edebi tefekkür.
3. ve sonra hayalet Roma: Homer'in deniz kabartısını yansıtan sesli kadansının yerini Ovid'in daha sofistike sofra sohbeti alır. Roma mitologisi,mimari ve edebiyatı genellikle grek prototiplerinin ikinci el taklidi olduğu düşünülür ama Pound'a göre “romalılar belli bir kapsamlılık katmıştır; Catullus, Ovid, Propertius grek yazarlarda görülmeyen bir şey verir bize.”
4. dar mermerden oturaklar: Ovid okuyucuya tiyatroya girerken güzel bir kızı gözüne kestirmesini ve sıkışık halde oturulan koltuğuna kadar takip etmesini söyler.(Ars amatoria I, 133-142)
5. si pulvis nullus...: latince “toz yoksa”. “eğer tozlanmışsa kızın kucağı, siliver parmaklarına; yoksa eğer toz, sen yine de sil”.(ibid.,149-151)
6. sonra tabur ve mumlar, e li mestiers ecoutes: “ ve kulak verdi zanaatlere” veya “sırlara”. Pound muhtemelen şahit olduğu veya resmedilmiş bir sahneyi ifade ediyorsa bu ya mum taşıyan bir grubun ayini ya da sicilya ve İtalya'nın diğer taraflarında görülen, bir grup zanaatkarın ellerinde mum ve odalarının amblemi olduğu halde geçit yaptıkları herhangi bir azizin günü olabilir. Öbür türlü “tabur” diye tercüme ettiğimiz “file” (latince 'Lima') Makin'in “Provence and Pound” s.38'de dediği gibi Latin şairlerin şiirlerini parlatmak için kullandıkları ge-
leneksel malzeme, mum da yoksul şairlerin kullandıkları malzeme olabilir.
7. y cavalz armatz...: “ve zırhları içinde atlar”. Şövalyelerin savaş faaliyetlerinin başlangıcı olması sebebiyle baharı selamlayan Bertrans de Born'un şiirinden alıntı.
8.ciocco: “kütük”. Dante'nin ruhları kıvılcımlar gibi (savaş tanrısı Mars'ın) beşinci halka(sın)dan (gök tanrısı Jüpiter'in) altıncı halka(sın)a yükselişini tasviri ortaçağ kroniklerinden Dante'nin “İlahi komedya”sına geçişini işaret eder. Artık kurucular devrinden “ustalar” çağına geçilmektedir. Kroniklere kaydedilmiş eylemler dönemi Dante'nin “imaginatif vizyon”u ile aşılmıştır. Virgil'in Aeneid'de Odysseus'u kendi döneminin mentalitesine ve söylemine tercüme etmesi gibi Dante'de Virgil'in rehberliğinde Aeneid'i tercüme etmiş oldu. Ortaçağda Virgil genellikle Homer mütercimi olarak bilinirdi. Dante'de selefleri Homer ve Virgil gibi kendi çağındaki insan bilgisinin tamamını sergileme arayışındaydı ve ilk olarak kendi kültüründeki bazı hastalıklara işaret etmişti. Fakat entelektüel analiz ve eleştirellik hala “duygusal sentez”inin kalitesi sebebiyle gözardı edilmektedir.
9. Un peu moisi...barométre: “küçük küflü bir...zemin yer seviyesi altında....meşe kaplamaya karşı...hasır bir sandalye...bir yaşlı piyano...ve barometrenin altında” (Flaubert, Un Coeur Simple). Bu nesneler Flaubert'e zihnin öznel hareketini tutsak eden ölü ağırlıklar hissi vermektedir. Dehası ve yaratıcı güdüsü eski dönemlerin kültürel değerlerine karşı yanlızca faydaya dayanan yabancılaştırıcı maddi uygarlığa karşı çıkıyordu. Dolayısıyla Flaubert etkisini ifa için bu dizelerdeki gibi 'daha büyük olgusal veri biriktirmesi' gerekiyordu. Flaubert'in eserleri epik gelenek ile nesir arasında bir durak yani “reddetme içgüdüsü”oluşturur.(LE,324;krş. LE,31-32; Approches' da Forrest Read)
10.ihtiyar adamların sesi: Homer'den bir başka yankı. Bu pasaj Pound'un hakkında “Flaubert kadar somut olmasa da Flaubert'in görmediği şeyleri gördüğünü” söylediği Henry James ile ilgilidir. James atmosferleri, nüansları, kişisel tonlar ve kaliteleri zabıt altına alırdı.(LE,324). Bu pasajda zikredilen ev James'in yazılarında nerdeyse saplantılı bir leitmotiftir: “bir evin devasa sıska kabuğu”. Bu ev James'in sonraki yıllarını geçirdiği Surrey'deki fener olabilir, yahut Pound'un Provens şiiri üzerine dersler verdiği londra Politeknik enstitüsü olabilir(ki bu durumda ihtiyar sesler professörlerin ruhsuz konuşmaları olur) yahut Ulysses'de Leopold Bloom'un ideal evi olabilir.
11.Con gli...grave incessu: latince. “haysiyetli ve yavaş gözlerle,” ilk iktibas Sordello'ya atfen,ikincisi Dante'nin “vakur ve yavaş gözlerle
yaklaşan adamlar gördüm” diye antik dönemin büyükleri Homer, Horace, Ovid ve Virgil'i tasvirine atıftır.
12. bizde..:yedi yıl sonra “medfun güzelliğin” peşinde bir Paris evini ziyaret eden Pound kendinden bahsediyor. Kinayeli olarak James'in yazılarındaki “hayatın kabuğu” yaşlı ev motifini kullanan Pound, geçmişteki evi ziyaretiyle geçmişten bugüne geçişi de gerçek ve kalıcı olarak Kantolar'a sokar.
13.Hâkâni kapı kolu: kapı tokmağı Napolyon I döneminin “Empire” tarzındaydı.
14. Ione, ölü uzun yıl: Kanto VII'nin yayınlanmasından yedi yıl önce Poetry and Drama dergisinde yayınlanan Pound'un “Ione,dead the long year” şiiri. New Freewoman” grubunda Fransız kökenli çok güzel bir dansçı kız olan Jeanne Heyse İone de Forest adını kullanıyordu ve 2 Ağustos 1912 yılında Chelsea'deki evinde intihar etti.
15. Liu Che'nin Lentosu: Wu-ti adıyla tahta oturan Çin İmparatoru Liu Che'nin şiirine atıf. Şiirde imparatorun metresi tabii yokoluşun çeşitli merhalelerinden geçip nihayet kapının eşiğine bir kuru yaprak olarak düşerken Pound onu eşikten kaldırıp kapının üstteki lentosuna iliştirir.
16.Elysée: Hotel de l'Elysée Paris'te Pound'un James Joyce ve eşiyle birlikte kaldığı otel. İsim antikitede mutlu ölümün mekanı Elysium'um iması.
17.Erard: meşhur bir fransız piyanosu. Müteakip dizeler Flaubert tarzında Vanderply'ın Paris'teki dairesini tasvir ediyor.
18.Bira şişesi: Endüstriyel kitle üretimi ve önceki stillerin reprodüksiyonu ile karşılaşan şairin şimdiki zamanı ifadesi. Vanderply'ın dairesinden bakınca görünen heykeller 19. yüzyılın uyduruk stilde antik dönemden taklid edilen dolayısıyla dogmatize edilmiş formda taklitler.
19:Fritz: Fritz-René Vanderply, 1876-? 13 rue Gay-Lussac'da oturan felemenk yazar.
20.Smaragdos, chrysolithos...: Latince “zümrütler, topazlar”. Sextus Propertius'un “Elegies II”den. Propertius Cynthia'nın yaşlandıkça takındığı tüm takıların tabiat güçlerince yok edilişini görmek istediğini yazar.
21. De Gama: 1469-1524, Afrika'nın güneyinden Hindistan rotasını keşfeden Portekizli kaşif.
22.Le vieux...acajou: Fransızca. “Eski maun sandık”.
23. Tyro: Tyro, Helen, Eleanor, Atalanta, “Nicea” ve Dido burada gayri mestur insanlığın zamansız güzelliğini temsil eder. “fakat ölü mü?..Yedi yılda?” 1912'de intihar eden Ione ile bu kantonun yazıldığı 1919 yılı arasındaki yedi yıla işaret ediyor.
24.Kızıl perde: Atalanta'nın Hippomenes ile olan yarışında terlemesi ile birlikte kızaran çıplak güzelliğinin daha da hoş hale gelmesini anlatan Ovid'in Metamorphosis'inin Arthur Golding tarafından yapılan tercümesine atıf.
25.Buovilla'da...e quel remir: Trubadur Arnaut Daniel'e atıf.
26.Nicea: dansçı Ione hatırlanıyor tekrar.
27.sahte miken: Agamemnon krallığının merkezi antik yunan Argolis kenti Mycenae stilinde duvarlar.
28.taklit sfenks, sahte Memphis sütunları: M.Ö. 3110 yılında Mısır'ın ilk kralı Menes tarafından inşa edildiği söylenen antik Mısır şehri.
29.denk omuzlar: dansçı Ioneye atıf. Yukarıda zikredilmişti.
30.hala o yaşlı kuru ölü konuşma: Helen'in canlı güzelliğini gören Truva yaşlılarına atıf olmakla birlikte aslında klasiklerin güzelliklerini mumyalayıp içini boşaltan ve cam muhafazalar içine alıp erişimi kısıtlamak suretiyle biyolojik güzelliği bertaraf eden akademik gayretlere işaret ediliyor.
31.O voi che siete: Dante'den. Dante okuyucularına artık yolculuğun buradan sonrasını ancak gizli sırlara vakıf olanlar anlayabilir demektedir.
32.Dido: Romanın Aenid'i grek Odysseus'un yankısıdır. Aeneas Truva'nın düşüşünü müteakiben yeni bir krallık ararken yedi yılın ardından Kartaca'da kocası Sicheus'un yasını tutan kraliçe Dido ile karşılaşır ve sevgilisi olur(yeni Eros), fakat İtalya'ya dönmek için ayrılır. Bu yeni acı ile Dido intihar eder. (Aeneid I,341vd., IV)
33.üretme azmi: Pound Eros'u hem üreme hem de sanatkarın yeni form yaratma azminin itici gücü sayar.
34.Canlı adam: 1916 yılında Dublin'deki Easter ayaklanmasına katılan Desmond Fitzgerald.
35.Lorenzaccio: ne günah işlemeye ne de iyilik yapmaya enerjisi olmayan dolayısıyla ne cennet ne de cehennem için uygun olan ruhlara ima. (Dante'nin “Cehennem”inden)
36. E biondo: “o sarışın”. İtalya tarihinin en kanlı tiranlarından Obizzo d'Este'nin sarışın kellesi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Taşlıcalı Yahyâ Beğ’in Şehzâde Mustafa Mersiyesi Herhalde Erzurum’da iken aldım Ahmet Atilla Şentürk Bey’in Osmanlı Şiiri Antolojis...
-
AHMET HAŞİM'İN “ GÖL SAATLERİ ” Ahmet Haşim'in “Göl Saatleri”, artık yabancısı olduğumuz bir takvimin 1337 yılında, Dergah...
-
ÖĞLE Yeşil sularda büyük inciden çiçekler açar Gümüş böcekler okur aba bir neşide-i hab, durur sevahilin üstünde, ...
-
ÖĞLEDEN SONRA İçer gümüş kıyılardan remide ahular Ve onların sesi eyler bütün sükutu harab Eder bu avdeti durgun sulardan istiğ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder